Kalite,
başarıya farklı bakışın zaman zaman farklı yansımasıdır. “Kalite” ve “Başarı”
çocuğun ancak ve ancak özünü geliştirmesinin sonucu olmalıdır. Kalite ve başarı
adına çocuğun özünü yıpratacak zorlamalar anne babaların özellikle dikkat
etmesi gereken noktalardır. Çocuğun zekâsı illâki, bir şeyi yapamıyor olmasıyla
ölçülmemelidir. Asıl olan onun ruh dünyası ve özünün temizliğidir.
Çocukta öz
temizliği ilköğretim birinci sınıftan itibaren başlar. “Öz”ün temelini sevgi
oluşturmalıdır. Sevgi konusunda dünya Mevlâna’yı, Yunus Emre’yi baş tacı
yapmıştır.
Sevgili
anne babalar! Kaçımız Mevlâna’dan 10 sayfa bir yazı okumuşuzdur? Kaçımız açıp
Yunus Emre’nin yaşamından 5 sayfa okumuşuzdur. Burada sizlere düşen görev
okumaktır. Öğrencilerimiz Mevlâna’nın hikâyeleriyle beslense gerçek erdemliği
yakalar. Şiir dinleyen, şiir okuyan minik bir yürek suça uzak kalır. Yunus
Emre’nin şiirlerini çocuklarımıza okuyalım, onlara okutturalım. Bu büyük
bilginlerin her ikisi de Türk düşünürüdür.
Coşkulu
öyküler çocuklarımızın sağlıklı başarılarında etkilidir. Çocuklar hikâyelere
bayılırlar ve bu hikâyeleri de çok rahat anlarlar. Böylece havuza girip
ruhlarını temiz ve pak tutarlar. Biz bu hikâyeleri çocuklara anlattığımızda
gözleri doluyor. İşte bu andan sonra bu yavrucaklar öğretmenini, annesini,
babasını daha iyi dinler. Sizleri daha çok sevmeye başlarlar, size karşı
sempatileri artar.
Çocuklarla İlgili Sorunlar Tek Başına Halledilemez
Evet, çocuğun başarıya giden
yoldaki ilk adımı ailedir, anne babadır. Fakat çocuğun sorunları tek bir kişi
tarafından, yani sadece anne baba tarafından çözülmez. Çocuktaki verimlilikte
düşüklük görüldüğü zaman devreye sosyal aktivite kurumları, izcilik, usta
öğreticiler, yaz kampları, yaz eğitmenleri sokulmalıdır. Ne anne babalar ne de
okul tek başlarına hatta ikisi birden, hele ki çağımızda, çocuğun başarı
gelişiminde yeterli olmayabiliyor. Alternatif seçenekler günümüzün
reçeteleridir.
Eğitim
seminerleri veren uzman eğitimci yazarların seminerleri, kişisel gelişim ve
eğitim dergileri alternatif seçeneklerdir. Dershaneler, kolejler, belli başlı
etüt merkezleri sadece derslik kurumları değil, aynı zamanda yaz dönemlerinde
davranış pratiğinden tutun da, yüzme, söz ve konuşma yeteneği, sosyal kaynaşma
kurumlarıdır.
Çocuğun önce
ailesine sonra toplumuna faydalı olabilmesi için onlar adına harcanan paraya
acınmamalıdır. Mutlu insan, mutlu birey emekle olur, harcamayla olur. Akıllıca
harcanan paralar, yüz misli daha çok fayda sağlayacaktır. Ayrıca
unutulmamalıdır ki, çocuklar adına yapılan harcamalar ve yapılan güzel işler
çocukları bir topluluğun önünde saygıdeğer konuma taşıyacaktır. Böylece zararlı
insan sayısı da azalacaktır.
Çok hırslı olan bazı anne
babalar çocuklarına ne büyük zarar verdiklerinin farkında olmayabiliyorlar.
Çocuk kendi
yaşının oyunlarını oynamalıdır. Kendi yaşının oyununu oynamayan çocuk, anne
babanın dikkatini çekmezken, ondan yaşının üstünde beklentiler içerisinde olmak
çocuklarda kirli bir rekabet duygusunu uyandırmaktadır. Çocuğu aşan uğraşıları
anne babaları sevindireceği için çocuk bu durumu fark edip, çocukluk yaşının
getirdiği güzellikler yerine içi boş sentetik başarıların esiri haline gelmeye
başlar.
Hayatın
rekabet yerine yapılması gerekenlerin yerine getirilmesi şeklinde özetlenirse,
ortaya sentetik başarı yerine herkese faydası olan, bütün insanlığı kapsayıcı
başarılar çıkar.
Anne
babalar kendi çıkarlarıyla çocuğun gerçek çıkarları arasında ayrım yapmak
zorundalar. Anne babalar dürüst davranıp hatalarını görebilmeye çalışırlarsa,
çocuğa doğru istikameti gösterip, onların topluma mutlu bireyler olarak
girmesini sağlayabilirler. O takdirde çocuk anne babasına daha fazla güven
duyup, bu defa gizli yeteneklerini sağlıklı bir şekilde açığa çıkarma fırsatı
bulabilecektir. Bu durum her yaştan çocuk için geçerlidir. Çocuklardan gücünün
üzerinde isteklerde bulunmamak onların pozitif başarılarının (kıskançlık ve
rekabet duygusu gütmeden) istikametini belirleyecektir.
Çocuğunuzun Korkularını Bilip, İlaç Olmaya Çalışın
Her şeyi doktorlardan beklemek
doğru olmaz. “Ben zevkle sigara kullanayım, nasıl olsa doktorlar ve ilaçlar
var!” demek sizce ne derece mantıklıdır. Çocuğun ilk doktoru da, ilk öğretmeni
de anne babasıdır.
Çocuğunuzun
sizin basitsediğiniz korkuları olduğunu unutmayınız. Örneğin sizi kaybetmekten
doğan korkuları vardır, ve belki de çocuğunuzun bir ömür boyu depresif
yaşamasına sebep olur da. Bu durum neyi doğuruyor?
Her anne
baba üzerine düşen sorumluluğu yapmaya çalışırsa, daha açıkçası, yaşamın ölene
kadar olmadığının bilincinde olsa, şimdi huzurlu, refah ve eğitim seviyesi bir
toplum dururdu karşımızda. Ama maalesef toplum içinde yaşanan olumsuz
hadiselerden, okullarda ve gençlerimiz arasında karşılaşılan anarşik
tutumlardan dertli değil miyiz? Öyleyse anne baba olarak ben öldükten sonra
olsa da, mutlu ve huzurlu bir toplum bırakmak isterim arkamda.
Çocuk
kendisinin “tembel” olarak görülmesinden korkar. Ve çoğu anne baba tembellikle
zekâyı farkında olmadan eş tutar. Oysa çok zeki bir çocuk da tembel olabilir.
Veya zekâ seviyesi orta olan bir çocuk çok çalışkan olabilir. Çocuğun dersleri
zayıfsa kesinlikle “geri zekâlı” şeklinde suçlamamak gerekir, ona çalışma
ortamı sağlanmalıdır. Bazı çocuklar tembel görünüm sergileyebilirler. Sebebi,
istemediği şeylerde zorlandığı için inatçı olarak yetişmiştir. Bu inat çocuğun
gerek özel hayatında gerekse eğitim hayatında onun dikkatini dağıtır.
Şu durum
kesinlikle unutulmamalıdır: Çocuğun her bir olumsuz özelliği dikkatinin
dağılmasının sebebidir. Anne babasının ders çalışmasını istediği inatçı bir
çocuk buna yanaşmayacaktır.
Sürekli
tahkir edilip, aşağılanmış bir çocuk, beğenilmeme korkusuyla yeni şeyler
yapmaya yanaşmayacaktır. Çünkü yapacaklar, onda başaramama korkusu meydana
getirecektir. Çocuk bunun böyle olacağını düşünüyor.
Sevgi ve
güven duygusundan yoksun çocuk devamlı olarak gerilim ve sinirlilik
içerisindedir. Diğer adıyla korku yaşarlar.
Çocuktaki
temel korkular alt korkuları da türetir. Bu, giderek hastalık haline gelir.
Çocuğun başarısızlığının sebebi ne olursa olsun çare bulabilmek için anne
babaların çaba sarf etmesi gerekir. Anne baba çocuğundaki gizli korkuları
bilmelidir.
Anne
Baba İyi Öğretici Olmayabilir, Ama İyi Eğitici Olmalıdır
Bazı anne babalar teknik konuların
arkasına sığınarak, eğitimin çok önemli olduğunu, kendilerini aştığını, bunu
ancak öğretmenlerin veya uzmanların yapabileceğini söylerler. Bu durum tam bir
gaflettir.
Çocuğun
terbiyesi ana karnında başlar. Bebek, gebelik döneminde anne babanın iltifatına
tabidir. Yani ruhen gösterilen ilgiyi bebek algılayabilmekte. Kaldı ki çocukluk
çağında gösterilecek bir tek şefkat dahi eğitimdir. Zaten eğitim denilen olayın
bir tek tanımı vardır: SEVGİ Belki öğretimin teknik alt yapıları olabilir, ki vardır, ama
eğitimin hiçbir tekniği yoktur. Bu iş herkeste olanla yapılmaktadır, yani
kalple…
Bu kalp her anne babada olduğuna
göre, çocuklarına güzel bir eğitim verebilirler.
Eğitim aslında ailede başlar,
öğretim ise okulda. Okulun aileden bir farkı hem öğretim hem de eğitim kaygısı
taşıyıp bunun her ikisini de vermeye çalışmasıdır. Aile ise genel geçer olarak
çocuğun ilk eğitimini üstlenen kurumdur.
Bazı anne babalar öğretici
sıfatına girerek kaş yapayım derken göz çıkartabiliyorlar. Birçok anne babanın
bilgisi ilkokul çocuğuna ders vermeye yetebilir. Ancak burada yapılan hata
pedagojik yöndendir. Öğreteyim derken çocuğun eğitim yönü baltalanabilmektedir.
Anne veya baba çocuğu evde
karınca kaderince ders çalıştırırken, durumu çok önemsediğinden, çocuğun
anlamadığı durumlarda fazlaca sinirlenebilmektedirler.
Çocuğun ev ortamında anne
babasını hele ki dersle ilgili sinirli görmesi, çocuğun sağlıklı gelişimi
açısından geçiştirilecek kadar basit değildir. Öğretmenin sınıf genelinde nadir
anlarda sinirlenmesi çocuk açısından pek o kadar tedirgin karşılanmaz, ama evde
anne babanın çocuğa derslerle ilgili yersiz ve anlamsız baskılar yapması,
kızarak, zorla ders öğretmeye çalışması çocuğun gelişmesini dumura uğratabilir.
Eğitim alanında çeşitli teknikler
geliştirilse bile hatta bu teknikler çocuk üzerinde tek tek uygulansa dahi eğer
sevgi eksikliği varsa hiçbir fayda vermeyecektir. Aynı şey öğretim için de
geçerlidir.
Çocuğun ilk gözünü açtığı yer
anne babasının kucağı olduğundan, ilk eğitimini aldığı yer de yine anne babasının
dizinin dibidir. Sevgi ve şefkat eğitim kapısını açan tek altın anahtardır. O
halde belki iyi bir öğretici değilsiniz, ama dünyanın en iyi eğitmeni
olabilirsiniz, yeter ki sevgi gülünüz elinizden hiç eksik olmasın.
Boşanmadan Önce Anne Babalar Çocuklarının Nasıl Etkileneceğini İyi Bilmelidir
“Çocuk okulunda çalışkan bir
öğrenci olarak tanınırken anne babanın baş gösteren geçimsizliği sonucu yavaş
yavaş eski başarısını kaybeder. Anne baba boşanınca da o başarılı çocuk birden
sınıfın gerilerinde kalır.
Yukarıdaki
ifadeler yakın bir öğretmen arkadaşıma ait. Öğrenci ruhsal dosyalarını
inceleyen öğretmen arkadaşım üzüldüğü bir durumun da altını çiziyor. Her yıl
birkaç öğrencinin anne babası boşanıyor. Böylece anne babalar gelecek nesil olan
çocuklarını bir bakıma yalnızlığa itiyor. İstatistikler boşanmaların çok basit
nedenlerden doğduğunu söylüyor. Değilse her gün ciddi anlamda kavga edip,
anlaşamayan karı kocanın, çocuğun sağlığı açısından boşanmasında belki bir
bakıma gerekçe bulunabilir.
Boşanmanın
çocuğa vereceği zarar boyutu anne babanın ne için boşandıklarına bağlıdır.
Çocuk, aile içinde gizli saklı bir şeylerin dönmesinden huzursuz olur. Bazı
sorunları apaçık çocukla paylaşmakta da fayda vardır. Sık sık kavga eden anne
babalar bu kavgaları çocuktan saklamaya çalışır ve çocuğun da bir şeyden haberi
olmayacağını sanırlar. Çok boyutlu bir tartışmanın çocuğun fark edemeyeceği
anda ve mekânda olması isabetlidir. Ancak onun hiçbir şeyden haberdar
olmadığını, havadaki fırtına kokusunu almayacağını zannetmek durumun
ciddiyetinin farkında olmamaktır. Anne baba tartışırlarken çocuk odaya
girdiğinde hemen susmak veya çocuğun odaya girmesini engellemek yerine durumu
kabullenmek ve insanların bazı zamanlar anlaşmasa da yine de tekrar birbirlerini
seveceklerini ve sayacaklarını göstermek çok doğru bir davranış olacaktır. Aynı
zamanda çocuklara kavganın her şeyin bitişi olmadığını izah etmek gerekir.
Anneye bu noktada daha çok görev düşmektedir.
Çocuk Eğit Blog
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder