Zamanı
yönetmek demek, elde sadece yirmidört saatlik olan zaman sermayesini bireyin en
etkili biçimde planlayarak, kontrolsüz biçimde eriyip gitmesine engel olmaktır.
Zamanı nicel olarak çoğaltmak mümkün olmamakla birlikte, zamanın tükenen
kıymetli bir hazine olduğunun farkına varmak ve buna göre davranmak zamanı
çoğaltır.
Çocuk eğitiminde zamanı bilinçli kullanma konusu önemsenmelidir.
Çünkü içinde bulunduğumuz çağda karmaşıklaşan hayatın getirileri, zaman baskısının
kişilerce daha fazla hissedilmesine sebep olmuş ve dolayısıyla zamanın daha iyi
yönetilmesi ihtiyacını ortaya çıkarmıştır. Bir çok temel alışkanlığın ve
davranış biçimlerinin çocukluk döneminde kazanıldığı gerçeği göz önünde
bulundurulursa, çocuklarımızı erken yaşlarda zaman kavramının değeri ve
kullanımı konusunda eğitmeye başlamak gerekir. Zaman yönetimiyle ilgili temel
becerileri ilk çocukluk yıllarından itibaren kazandırmak mümkündür. Hatta
bebeklikte uyku, beslenme gibi ihtiyaçlarının aynı saatte ve düzenli biçimde
karşılanması, doğum öncesi gelişim dönemi –gebelikte- onunla aynı saatlerde
konuşmak, günün aynı saatinde okşanması, aynı saatte duygusal bağ kurulması,
onun biyonik saatinin kurulmasında ve doğal bir zaman algısının oluşmasında etkili
olabilecek hususlardır.
“NE İÇİN
ZAMAN YÖNETİMİ”
Her eylemin ve
her etkinliğin bir nedeni ve amacı olduğuna göre. Zaman yönetimi konusunda
harcadığımız enerjinin de bir nedeni ve amacı var elbet. Zamanı yönetebilmek,
bir amaç değil bir araçtır. Tıpkı bir merdiven gibi, sadece bir araç. Fakat
zamanı yönetme becerisi merdivenini hangi duvara dayadığınız da ayrıca çok
önemlidir. Başarı duvarına mı, şöhret duvarına mı, zenginlik duvarına mı yoksa huzur duvarına mı? Bu duvarla ilgili
seçimimizi de yeterince düşünmeden yapmışsak uzun upuzun merdivenleri çıkmanın
sonucunda boş bir terasla karşılaşıp, afallayabiliriz. Daha anlamlı, daha
huzurlu, daha kaliteli, çok daha hoşnutluk duyulan, çok daha az “ah edilesi”
bir yaşama sahip olmak için zamanı yönetmek çabası içinde olduğumuzu fark etmek
gerekir.
Zaman yönetimi, yaşam kalitesini arttırmaya ve yaşamlarımızı daha
anlamlı kılmaya hizmet etmiyorsa, zaman yönetimi konusunda gelişmeye çalışmak
ve zaman yönetimi becerisine sahip çocuklar yetiştirmek için çırpınmak anlamlı
bir çaba değildir. Bu nedenle zaman yönetimi konusundaki temel sorun,
önceliklerlerimizin gerçekçi biçimde saptanmasıdır. Eğer çocuğunuzu zamanı
kullanma konusunda eğitirken, sürekli başarı, para ve kariyere vurgu
yapıyorsanız, ihtimal gelecekteki resminizde, seçkin bir huzur evinin
penceresinde, artık saygın bir iş adamı olmuş çocuğunuzun senede bir gün
yanınıza uğramasını bekleyen “nerede hata yaptım” sorusunun yanıtını henüz
bulamamış mutsuz bir ihtiyar yüzü görmeye hazır olun. Zaman yönetiminde dikkat
çekilmesi gereken en can alıcı nokta,
“Neden daha fazla zaman? soru köküne doyurucu yanıt aranması
gerekliliğidir. Kim için? Ne İçin? Hangi Değer İçin?”… Bu cümlelere, içsel
dünyanızda bulduğunuz doğru karşılıklar, pişmanlıkların olmadığı bir yaşamı
size getirebilir. Sorunsuz bir zaman yönetiminin başarısı, önceliklerinizi
hangi yaşam felsefesine göre yapılandırdığınızda gizlidir. Yaşamınızda
pişmanlık, yakınma ve eyvahlarınız çoksa zamanınızı kötü kullandığınızı
kendinize itiraf etmenn zamanı gelmiş demektir.
“SEÇİM YAPMA BECERİSİ KAZANDIRMAK”
Yaşadığımız
hayatın kalitesi tercihlerimizi ne kadar doğru yaptığımızla ilgilidir..
Yaşamlarımız tercihlerimiz mecrasında akıp gitmektedir ve sahip olduğumuz
yaşamlar kendi seçimlerimizin ürünüdür. İnsan seçim yapabilen bir varlıktır. O
halde zamanımızın hangi meşguliyetlerle işgal edileceği de bireysel seçimimizin
sonucudur. Zaman yönetimi konusunda yeterli bir beceri ve alışkanlıklara sahip
bireyler yetiştirmek istiyorsak, öncelikle çocuklarımıza “seçim yapabilme”
becerisi kazandırmak gerekir. Çocuklarda bu beceri ise ancak onlara özgür
ortamların sunulmasıyla gerçekleşir. Emir, gereklilik ve zorunluluk kiplerinin,
öğütlerin ve tehditlerin havada uçuştuğu bir ortamda büyütülen ve “yapma”,
“etme” gibi yasaklık ifade eden sözcükleri sıklıkla işiten çocuklar, karar
verme becerisine sahip olamazlar ve
özgür irade gücünün var olduğu bir kişilik profili kazanamazlar. Oysa
özgür iradeyi kullanma yetimizin olduğunu bilmek bize kontrol etmek istediğimiz
herşeyi kontrol etme gücü verir. Özgür irade, kişinin kendisi için en iyi ve en
doğru olan seçimleri yapabilme, kararlarını belirleyebilme ve bu doğrultuda harekete geçme yetisidir. Kişi özgür iradeyi,
söz vererek ve verdiği sözleri tutarak besleyebilir. Çocuklarımızı da bu
çerçevede eğiterek, özgür iradeye dayalı seçim yapma yetisini kazanmalarını destekleyebiliriz.
Çocuklara
zaman yönetimiyle ilgili alışkanlık ve davranış kazandırırken, emir ve
gereklilik kiplerinden uzak bir dille, nasihattan uzak tarzla istek ve
beklentilerin nedeni açıkça ortaya konmalı, seçilecek durumlarda hangi sonuç ve
olasılıklarla karşılaşacağı kısa, net, anlaşılır biçimde aktarılmalıdır. Ayrıca çocuğa bir şeyi yap ya
da yapma demek yerine bir soruna ilişkin bir iki yol dışında, üçüncü, dördüncü
mümkünse beşinci ve daha fazla çözüm yolları gösterilmeli, en önemlisi daima
alternatifler sunulmalıdır. Üç beş yaşlarındayken bile aile içi konuşmalarda
onu iletişim ortamına dahil etmek, eve bir eşya alınacağı ya da ailece bir yere
gidileceği zaman çocuğun da fikrini almak, ürettiği düşüncelere, sunduğu öneri
ve tekliflere sahip çıkmak, görüşlerini değerli bulmak, aile içi karar
süreçlerine katılımını sağlamak böylece çocukları hak ettikleri şeffaflıkta,
demokratik aile tutumlarıyla karşılaştırmak, zaman yönetiminin önemli bir adımı
olan “seçim yapma” yetisini kazandırmak bakımından önemlidir. Çocuklarda öyle
bir özgür irade kazandırın ki geçmiş
zamandan asla üzüntü ve pişmanlık duymayacakları bir başarıyla zamanlarını ve
hayatlarını kontrol edebilsinler.
“HAYIR
DİYEBİLMEYİ ÖĞRETMEK”
Çocuklarımıza
yeri geldiğinde “hayır” demeyi öğretmeyi amaçlamak, çocuklarınızın hayatına girmeye
çalışacak zaman hırsızlarına karşı önemli bir tedbirdir. Çocuklar hayatı ve
hayata dair herşeyi, yetişkinlerin davranışlarını model alarak öğrenirler. Eğer
kendiniz, kendi programınızı, başkalarına hayır demekte zorlandığınız için
sıklıkla bozuyorsanız ve istemediğiniz bir zamanı sadece başkalarının hatırı
için hiç istemediğiniz ve kendi planlamadığınız biçimde gönülsüzce
geçiriyorsanız, çocuklarınız erken yaşlarda
bu davranışınızı kopyalayacak ve kendi zamanını kolayca başklarının
memnuniyetine feda etmeyi nezaket olarak tanımlama yanılgısına düşecektir.
Böyle bir davranış nezaketli olmak değil, yeterince güçlü ya da kararlı
davranamadığımız için asıl bize ait olan bir şeye, zamana sahip çıkamamaktır.
Çocuklarınızın kendilerine ait bir zamanı nasıl ve kimlerle geçireceklerine
karar verme özgürlüğü tanıyın.
“ZAMAN KAVRAMININ BİR DEĞER OLARAK ALGILANMASI”
Kişinin zamanı
algılama ve kullanım biçimi, onun yaşamı algılayış biçimini ve yaşam kalitesini
görüntelemektedir. Gelişmemiş birey, zamanı tükenmez bir kaynak olarak algılar
ve bu algılama biçimine dayalı savurganlıkla heba ederken, gelişmiş bir birey
zamanın tükenebilirliğinin bilincine uygun bir hassasiyet içinde zamanı etkili
kullanmaya gayret eder. Bu nedenle çocuklarımıza zamanın tükenilen bir kaynak
olduğunu kavratmak ve bu çok kısıtlı ve kıymetli kaynağı bilinçli biçimde tüketme alışkanlığı kazandırmak
önemsenmelidir. . Çocuklarda tüketim
alışkanlıklarını kazandırırken “pahalı” ve ucuz” kavramları üzerinde
durmaktansa, “değer” kavramını temel almak en doğru yaklaşımdır. Aynı şekilde
zaman eğitiminde de “değer” kavramını temel olarak belirlemek isabetli bir
eğitim anlayışıdır. “Ömer Can, bu ürün satın alınmaya değmez bence, sen
düşünüyorsun? Bu ürün, paramızı harcamaya değmez, çünkü…” şeklinde kurulan
cümleler çocukta bilinçli tüketici alışkanlıklarını kazandırmak bakımından
etkilidir. Ayrıca satın almak istemediğimiz bir şeyden söz ederken “alamadım,
çok pahalıydı” yerine; “satın almak istemedim çünkü o paraya değmezdi”
cümlelerini kurmak hem çocukta parasal açıdan güçsüzlük duygusunun yaşanmasına engel
olur hem de çocuğun zihinsel kodlamlarında “değer” kavramını yerleştirir. Zamanımızı
vereceğimiz işleri değer ya da değmez sıfatıyla sınıflamak ve bu temelde zaman eğitimi vermek, zaman kaynağını etkili
kullanan bireylerin yetişmesini
sağlayacaktır.
Çocuk Eğit Blog
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder