ÇOCUKLARDA “Zaman Yönetimi Eğitimini” Nasıl Olmalı?



Zamanı yönetmek demek, elde sadece yirmidört saatlik olan zaman sermayesini bireyin en etkili biçimde planlayarak, kontrolsüz biçimde eriyip gitmesine engel olmaktır. Zamanı nicel olarak çoğaltmak mümkün olmamakla birlikte, zamanın tükenen kıymetli bir hazine olduğunun farkına varmak ve buna göre davranmak zamanı çoğaltır.
           Çocuk eğitiminde zamanı bilinçli kullanma konusu önemsenmelidir. Çünkü içinde bulunduğumuz çağda karmaşıklaşan hayatın getirileri, zaman baskısının kişilerce daha fazla hissedilmesine sebep olmuş ve dolayısıyla zamanın daha iyi yönetilmesi ihtiyacını ortaya çıkarmıştır. Bir çok temel alışkanlığın ve davranış biçimlerinin çocukluk döneminde kazanıldığı gerçeği göz önünde bulundurulursa, çocuklarımızı erken yaşlarda zaman kavramının değeri ve kullanımı konusunda eğitmeye başlamak gerekir. Zaman yönetimiyle ilgili temel becerileri ilk çocukluk yıllarından itibaren kazandırmak mümkündür. Hatta bebeklikte uyku, beslenme gibi ihtiyaçlarının aynı saatte ve düzenli biçimde karşılanması, doğum öncesi gelişim dönemi –gebelikte- onunla aynı saatlerde konuşmak, günün aynı saatinde okşanması, aynı saatte duygusal bağ kurulması, onun biyonik saatinin kurulmasında ve doğal bir zaman algısının oluşmasında etkili olabilecek hususlardır.

      “NE İÇİN  ZAMAN YÖNETİMİ”
Her eylemin ve her etkinliğin bir nedeni ve amacı olduğuna göre. Zaman yönetimi konusunda harcadığımız enerjinin de bir nedeni ve amacı var elbet. Zamanı yönetebilmek, bir amaç değil bir araçtır. Tıpkı bir merdiven gibi, sadece bir araç. Fakat zamanı yönetme becerisi merdivenini hangi duvara dayadığınız da ayrıca çok önemlidir. Başarı duvarına mı, şöhret duvarına mı, zenginlik duvarına mı  yoksa huzur duvarına mı? Bu duvarla ilgili seçimimizi de yeterince düşünmeden yapmışsak uzun upuzun merdivenleri çıkmanın sonucunda boş bir terasla karşılaşıp, afallayabiliriz. Daha anlamlı, daha huzurlu, daha kaliteli, çok daha hoşnutluk duyulan, çok daha az “ah edilesi” bir yaşama sahip olmak için zamanı yönetmek çabası içinde olduğumuzu fark etmek gerekir. 

Zaman yönetimi, yaşam kalitesini arttırmaya ve yaşamlarımızı daha anlamlı kılmaya hizmet etmiyorsa, zaman yönetimi konusunda gelişmeye çalışmak ve zaman yönetimi becerisine sahip çocuklar yetiştirmek için çırpınmak anlamlı bir çaba değildir. Bu nedenle zaman yönetimi konusundaki temel sorun, önceliklerlerimizin gerçekçi biçimde saptanmasıdır. Eğer çocuğunuzu zamanı kullanma konusunda eğitirken, sürekli başarı, para ve kariyere vurgu yapıyorsanız, ihtimal gelecekteki resminizde, seçkin bir huzur evinin penceresinde, artık saygın bir iş adamı olmuş çocuğunuzun senede bir gün yanınıza uğramasını bekleyen “nerede hata yaptım” sorusunun yanıtını henüz bulamamış mutsuz bir ihtiyar yüzü görmeye hazır olun. Zaman yönetiminde dikkat çekilmesi gereken en can alıcı nokta,  “Neden daha fazla zaman? soru köküne doyurucu yanıt aranması gerekliliğidir. Kim için? Ne İçin? Hangi Değer İçin?”… Bu cümlelere, içsel dünyanızda bulduğunuz doğru karşılıklar, pişmanlıkların olmadığı bir yaşamı size getirebilir. Sorunsuz bir zaman yönetiminin başarısı, önceliklerinizi hangi yaşam felsefesine göre yapılandırdığınızda gizlidir. Yaşamınızda pişmanlık, yakınma ve eyvahlarınız çoksa zamanınızı kötü kullandığınızı kendinize itiraf etmenn zamanı gelmiş demektir.

 “SEÇİM YAPMA BECERİSİ KAZANDIRMAK”
Yaşadığımız hayatın kalitesi tercihlerimizi ne kadar doğru yaptığımızla ilgilidir.. Yaşamlarımız tercihlerimiz mecrasında akıp gitmektedir ve sahip olduğumuz yaşamlar kendi seçimlerimizin ürünüdür. İnsan seçim yapabilen bir varlıktır. O halde zamanımızın hangi meşguliyetlerle işgal edileceği de bireysel seçimimizin sonucudur. Zaman yönetimi konusunda yeterli bir beceri ve alışkanlıklara sahip bireyler yetiştirmek istiyorsak, öncelikle çocuklarımıza “seçim yapabilme” becerisi kazandırmak gerekir. Çocuklarda bu beceri ise ancak onlara özgür ortamların sunulmasıyla gerçekleşir. Emir, gereklilik ve zorunluluk kiplerinin, öğütlerin ve tehditlerin havada uçuştuğu bir ortamda büyütülen ve “yapma”, “etme” gibi yasaklık ifade eden sözcükleri sıklıkla işiten çocuklar, karar verme becerisine sahip olamazlar ve  özgür irade gücünün var olduğu bir kişilik profili kazanamazlar. Oysa özgür iradeyi kullanma yetimizin olduğunu bilmek bize kontrol etmek istediğimiz herşeyi kontrol etme gücü verir. Özgür irade, kişinin kendisi için en iyi ve en doğru olan seçimleri yapabilme, kararlarını belirleyebilme ve bu doğrultuda  harekete geçme yetisidir. Kişi özgür iradeyi, söz vererek ve verdiği sözleri tutarak besleyebilir. Çocuklarımızı da bu çerçevede eğiterek, özgür iradeye dayalı seçim yapma yetisini  kazanmalarını destekleyebiliriz.

Çocuklara zaman yönetimiyle ilgili alışkanlık ve davranış kazandırırken, emir ve gereklilik kiplerinden uzak bir dille, nasihattan uzak tarzla istek ve beklentilerin nedeni açıkça ortaya konmalı, seçilecek durumlarda hangi sonuç ve olasılıklarla karşılaşacağı kısa, net, anlaşılır biçimde  aktarılmalıdır. Ayrıca çocuğa bir şeyi yap ya da yapma demek yerine bir soruna ilişkin bir iki yol dışında, üçüncü, dördüncü mümkünse beşinci ve daha fazla çözüm yolları gösterilmeli, en önemlisi daima alternatifler sunulmalıdır. Üç beş yaşlarındayken bile aile içi konuşmalarda onu iletişim ortamına dahil etmek, eve bir eşya alınacağı ya da ailece bir yere gidileceği zaman çocuğun da fikrini almak, ürettiği düşüncelere, sunduğu öneri ve tekliflere sahip çıkmak, görüşlerini değerli bulmak, aile içi karar süreçlerine katılımını sağlamak böylece çocukları hak ettikleri şeffaflıkta, demokratik aile tutumlarıyla karşılaştırmak, zaman yönetiminin önemli bir adımı olan “seçim yapma” yetisini kazandırmak bakımından önemlidir. Çocuklarda öyle bir  özgür irade kazandırın ki geçmiş zamandan asla üzüntü ve pişmanlık duymayacakları bir başarıyla zamanlarını ve hayatlarını kontrol edebilsinler.

 “HAYIR DİYEBİLMEYİ ÖĞRETMEK”
Çocuklarımıza yeri geldiğinde “hayır” demeyi öğretmeyi amaçlamak, çocuklarınızın hayatına girmeye çalışacak zaman hırsızlarına karşı önemli bir tedbirdir. Çocuklar hayatı ve hayata dair herşeyi, yetişkinlerin davranışlarını model alarak öğrenirler. Eğer kendiniz, kendi programınızı, başkalarına hayır demekte zorlandığınız için sıklıkla bozuyorsanız ve istemediğiniz bir zamanı sadece başkalarının hatırı için hiç istemediğiniz ve kendi planlamadığınız biçimde gönülsüzce geçiriyorsanız, çocuklarınız erken yaşlarda  bu davranışınızı kopyalayacak ve kendi zamanını kolayca başklarının memnuniyetine feda etmeyi nezaket olarak tanımlama yanılgısına düşecektir. Böyle bir davranış nezaketli olmak değil, yeterince güçlü ya da kararlı davranamadığımız için asıl bize ait olan bir şeye, zamana sahip çıkamamaktır. Çocuklarınızın kendilerine ait bir zamanı nasıl ve kimlerle geçireceklerine karar verme özgürlüğü tanıyın.

 “ZAMAN KAVRAMININ BİR DEĞER OLARAK ALGILANMASI”
Kişinin zamanı algılama ve kullanım biçimi, onun yaşamı algılayış biçimini ve yaşam kalitesini görüntelemektedir. Gelişmemiş birey, zamanı tükenmez bir kaynak olarak algılar ve bu algılama biçimine dayalı savurganlıkla heba ederken, gelişmiş bir birey zamanın tükenebilirliğinin bilincine uygun bir hassasiyet içinde zamanı etkili kullanmaya gayret eder. Bu nedenle çocuklarımıza zamanın tükenilen bir kaynak olduğunu kavratmak ve bu çok kısıtlı ve kıymetli kaynağı bilinçli biçimde  tüketme alışkanlığı kazandırmak önemsenmelidir. .  Çocuklarda tüketim alışkanlıklarını kazandırırken “pahalı” ve ucuz” kavramları üzerinde durmaktansa, “değer” kavramını temel almak en doğru yaklaşımdır. Aynı şekilde zaman eğitiminde de “değer” kavramını temel olarak belirlemek isabetli bir eğitim anlayışıdır. “Ömer Can, bu ürün satın alınmaya değmez bence, sen düşünüyorsun? Bu ürün, paramızı harcamaya değmez, çünkü…” şeklinde kurulan cümleler çocukta bilinçli tüketici alışkanlıklarını kazandırmak bakımından etkilidir. Ayrıca satın almak istemediğimiz bir şeyden söz ederken “alamadım, çok pahalıydı” yerine; “satın almak istemedim çünkü o paraya değmezdi” cümlelerini kurmak hem çocukta parasal açıdan güçsüzlük duygusunun yaşanmasına engel olur hem de çocuğun zihinsel kodlamlarında “değer” kavramını yerleştirir. Zamanımızı vereceğimiz işleri değer ya da değmez sıfatıyla sınıflamak ve bu temelde  zaman eğitimi vermek, zaman kaynağını etkili kullanan bireylerin  yetişmesini sağlayacaktır.

Çocuk Eğit Blog

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder