Kendinizi Tanıyın:
Anne babalar kendi
bireyselliklerinin farkına varmalıdırlar. Olumlu ve olumsuz yanlarının,
yeteneklerinin, sınırlıklarının, geliştirmeye açık ya da törpülenmesi gerekli
kişilik özelliklerini net biçimde tanımlayabilmelidirler. Benlik algısının
gerçekçi ve sağlıklı olması ruh sağlığı ve sağlıklı-tutarlı davranışlar
sergilemek bakımından önemlidir.
Kişide “abartılı” ya da “özsaygı içermeyen” bir benlik algısı varsa aile ve diğer çevresi bundan olumsuz etkileneceği gibi kendi iç dünyası da dengeli olmayacaktır. O nedenle çocuklarınıza verebileceğiniz en büyük armağan; kendinizi tanımanız ve olumlu kişilik özelliklerini karakterinize katmaktan vazgeçmemenizdir. Kendimizde yakaladığımız ve memnun olmadığımız özelliklerimizi kaç yaşında olursak olalım; değiştirebiliriz. Allah, insanlara yaşam boyu deişim ve gelişim fırsatı vermiştir. Yeter ki bu konuda istekli olun ve “kişisel değişim ve gelişim çabanızı” anlamlı ve gerekli bulun. Karakterinizi ve kişiliğinizi sürekli gözden geçirin. Her an yeni bilgilere ve deneyimlere açık olan, hevesli, dinamik, meraklı bir öğrenci olun hayatta. Yaşam boyu öğrencilik anlayışını benimsemeniz, kendinize özel bir dünya kurmanıza yardım edecektir. Kendinize ilgi alanları oluşturun. Hayatın içinde, kendinize eşiniz ve çocuklarınız dışında da ilgi duyduğunuz ve sizi heyecanlandıran meşguliyetler bulun.
Kişide “abartılı” ya da “özsaygı içermeyen” bir benlik algısı varsa aile ve diğer çevresi bundan olumsuz etkileneceği gibi kendi iç dünyası da dengeli olmayacaktır. O nedenle çocuklarınıza verebileceğiniz en büyük armağan; kendinizi tanımanız ve olumlu kişilik özelliklerini karakterinize katmaktan vazgeçmemenizdir. Kendimizde yakaladığımız ve memnun olmadığımız özelliklerimizi kaç yaşında olursak olalım; değiştirebiliriz. Allah, insanlara yaşam boyu deişim ve gelişim fırsatı vermiştir. Yeter ki bu konuda istekli olun ve “kişisel değişim ve gelişim çabanızı” anlamlı ve gerekli bulun. Karakterinizi ve kişiliğinizi sürekli gözden geçirin. Her an yeni bilgilere ve deneyimlere açık olan, hevesli, dinamik, meraklı bir öğrenci olun hayatta. Yaşam boyu öğrencilik anlayışını benimsemeniz, kendinize özel bir dünya kurmanıza yardım edecektir. Kendinize ilgi alanları oluşturun. Hayatın içinde, kendinize eşiniz ve çocuklarınız dışında da ilgi duyduğunuz ve sizi heyecanlandıran meşguliyetler bulun.
Aileniz İçin Nezih Bir Çevre
Oluşturun:
Aile çevrenizi dikkatle seçin.
Unutmayın siz ve aileniz önemlidir, o nedenle
“bu özel dünyaya” girme hakkını herkese kolayca sunmayın. İyi özelliklerle
donanmış, nitelikli şahsiyet sahibi insanlarla oturup kalkın. Arkadaşlık
ettiğiniz kişi size ve dünyanıza bir şey katmıyorsa, en azından size kendinizi
“özel”, “değerli” ya da “iyi” hissettirmiyorsa üstelik sizi üzüyorsa bu
kişilerin “hayatınızın neşesinden” çalmalarına izin vermeyin, gerekirse
yaşamınızdan çıkarın. Size ve çocuklarınıza ait kıymetli zamanı, duygu ve anlam
dünyanıza hiçbir faydası olmayan boş insanlara ayırarak çar çur etmeyin. Aileniz
herkesten kıymetlidir ve temel önceliğiniz aileniz olduğu için bu konuda
ihtimam içinde olmak, sahip olduğunuz varsıllığın kıymetini bilmektir. Ufku
geniş, özel kişiliklere rağbet edin. Rağbet ettiğiniz kişilerin, gün gelip
kendilerine verdiğiniz emeğe asla hayıflanmayacağınız değerli kişiler olmasına
dikkat edin. Nitelikli, kalbinden emin olduğunuz, samimi, içten, iyi niyetli,
size ve değerler dünyanıza anlamlı katkılarıyla renk ve zenginlik getirecek
insanlarla görüşün. Görüştüğünüz kişilerin farklı yaklaşımlarını, farklı görüş
açılarını fark edin ve onlardan yararlanın. Herkesten öğreneceğiniz bir
şeyleriniz olsun. Kendisinden öğrenecek bir şeyleriniz olmayan kişileri arkadaş
edinmek kendinize özensiz davrandığınız anlamına gelir. Bazılarından dinlemeyi,
bazılarından sır sahibi olmayı ve bazı kimselerden de sabırve şükrü,
bazılarından iyilik yapmayı öğreniriz. Ancak “arkadaş” sıfatını verdiğiniz
kişiden size yansıyan hiçbir değer ve özellik yoksa bu tip kişilerle
arkadaşlığınızı ve o kişinin yaşamınızdaki yerini yeniden gözden geçirin. Katı
ve kesin düşüncelerle pekiştirilmiş bir yaşam anlayışı olan, kendini
geliştirmeyen insanlara aileniz içinde yer verirken iki kez düşünün. Ama sizin
de başka insanların dünyasına katacak zenginliğiniz olsun. Bu açıdan varsıl
olmak için çok okuyun, okuduklarınızı eleştirin, katıldığınız ve ayrıldığınız
yerleri not edin; kendinizi, duygularınızı, yazılı ve sözlü ifade edin, okuduklarınızda onayladığınız konuları
yaşamınıza geçirin, iç dünyanızla ilgilenmeyi asla bırakmayın. İkili
konuşmalarınızda kişiler üzerine konuşmaktan kaçının; olaylar ve fikirler
üzerine konuşun. Kişiler üzerinde dönen sıradan konuşmaları aşabilmeniz anlamlı
okumalar yapmanıza ve okuduklarınızı paylaşmanıza bağlıdır.
“Sevgi ve Saygı ” Kavramlarını İçselleştirin:
“Sevme ” kavramını birlikte vakit
geçirmenin tadına vararak içselleştirmek
aile içi huzuru besleyen önemli bir konudur. Özellikle sevdiklerinize, sevginizi
hissettirmeye gayret edin. Çocuklarınızın varlığına, onların size
bahşedilmesine sonsuz şükran içinde olun. Onlarla birlikte olmayı gerçek ve
eşsiz bir mutluluk olarak algılamalısınız. Çocuklarınızla ve ailenizle birlikte
olduğunuz her andan keyif almayı öğrenin. “Her anımdan keyif alıyorum, şimdi
burada çocuğumla-ailemle bunu yapmaktan mutluyum, bu çok büyük bir huzur
kaynağı, bu esenliğim için şükretmeliyim” cümlesini tekrar etmeniz ya da buna
benzer bir yönerge cümlesini zihninize öğütlemeniz, çocuklarınızla ya da
sevdiklerinizle birlikte olduğunuz anlardan keyif almayı öğrenmek için
yeterlidir. Anı doyasıya yaşamamının bir yolu da –kulağa her ne kadar sevimli
gelmese de- yaptığınız ve içinde bulunduğunuz o anı son kez yaşıyor
olabileceğiniz ihtimalini düşlemektir. Bu düşsel sahneler, elbette durup
dururken karamsar bir tablo çizip tadımızı kaçırmak olarak yorumlanmamalıdır. “Son
an sahnesi”ni düşlemek aksine sevdiklerimizle ve ailemizle yaşadığımız anın kadrini
kıymetini ve neşesini bize derinden
yaşatacak hissel bir tedbirdir. Bu hayali sahneler, aile içi olası
anlaşmazlık ve çatışmalar konusunda da ihtiyacımız olan “tolere etme”
becerimizi arttıracak etkili bir zihinsel motivasyondur. Kendine karşı saygılı
olmalı ve bu saygı anlayışı içinde başkalarının da varlık alanına ve kişilik
özelliklerine saygı duymalıdır. Karşımızdakinden değişmesini istemek onun
varlık alanına bir saldırıdır. Bizi “sevgi” adına değiştirmek isteyen birinin
bu isteğine ne kadar direnç gösterir ve öfkelenirsek, bu haksız isteğimiz
karşısında da aynı tepkiyle karşılaşacağımızı kestirmeliyiz. Kişinin kendi ve
sevdiklerinin gelişimine izin vermesi, bunun için fırsatlar hazırlaması “saygı
duyma” ediniminin bir sonucudur. Bir bilgiyi bilmekle, öğrenmekle o bilgiyi
içselleştirmek farklı şeylerdir. İçselleştirmek, o bilgiyi yaşamınıza katmanız
anlamındadır. Öğrendiğiniz davranış biçimiyle bütünleşmenizdir.
3. Kendinizi Tanıyın:
Anne babalar kendi
bireyselliklerinin farkına varmalıdırlar. Olumlu ve olumsuz yanlarının,
yeteneklerinin, sınırlıklarının, geliştirmeye açık ya da törpülenmesi gerekli
kişilik özelliklerini net biçimde tanımlayabilmelidirler. Benlik algısının
gerçekçi ve sağlıklı olması ruh sağlığı ve sağlıklı-tutarlı davranışlar
sergilemek bakımından önemlidir. Kişide “abartılı” ya da “özsaygı içermeyen”
bir benlik algısı varsa aile ve diğer çevresi bundan olumsuz etkileneceği gibi
kendi iç dünyası da dengeli olmayacaktır. O nedenle çocuklarınıza
verebileceğiniz en büyük armağan; kendinizi tanımanız ve olumlu kişilik
özelliklerini karakterinize katmaktan vazgeçmemenizdir. Kendimizde
yakaladığımız ve memnun olmadığımız özelliklerimizi kaç yaşında olursak olalım;
değiştirebiliriz. Allah, insanlara yaşam boyu deişim ve gelişim fırsatı vermiştir.
Yeter ki bu konuda istekli olun ve “kişisel değişim ve gelişim çabanızı”
anlamlı ve gerekli bulun. Karakterinizi ve kişiliğinizi sürekli gözden geçirin.
Her an yeni bilgilere ve deneyimlere açık olan, hevesli, dinamik, meraklı bir
öğrenci olun hayatta. Yaşam boyu öğrencilik anlayışını benimsemeniz, kendinize
özel bir dünya kurmanıza yardım edecektir. Kendinize ilgi alanları oluşturun.
Hayatın içinde, kendinize eşiniz ve çocuklarınız dışında da ilgi duyduğunuz ve
sizi heyecanlandıran meşguliyetler bulun.
4. Aileniz İçin Nezih Bir Çevre
Oluşturun:
Aile çevrenizi dikkatle seçin.
Unutmayın siz ve aileniz önemlidir, o nedenle
“bu özel dünyaya” girme hakkını herkese kolayca sunmayın. İyi özelliklerle
donanmış, nitelikli şahsiyet sahibi insanlarla oturup kalkın. Arkadaşlık
ettiğiniz kişi size ve dünyanıza bir şey katmıyorsa, en azından size kendinizi
“özel”, “değerli” ya da “iyi” hissettirmiyorsa üstelik sizi üzüyorsa bu
kişilerin “hayatınızın neşesinden” çalmalarına izin vermeyin, gerekirse
yaşamınızdan çıkarın. Size ve çocuklarınıza ait kıymetli zamanı, duygu ve anlam
dünyanıza hiçbir faydası olmayan boş insanlara ayırarak çar çur etmeyin. Aileniz
herkesten kıymetlidir ve temel önceliğiniz aileniz olduğu için bu konuda
ihtimam içinde olmak, sahip olduğunuz varsıllığın kıymetini bilmektir. Ufku
geniş, özel kişiliklere rağbet edin. Rağbet ettiğiniz kişilerin, gün gelip
kendilerine verdiğiniz emeğe asla hayıflanmayacağınız değerli kişiler olmasına
dikkat edin. Nitelikli, kalbinden emin olduğunuz, samimi, içten, iyi niyetli,
size ve değerler dünyanıza anlamlı katkılarıyla renk ve zenginlik getirecek
insanlarla görüşün. Görüştüğünüz kişilerin farklı yaklaşımlarını, farklı görüş
açılarını fark edin ve onlardan yararlanın. Herkesten öğreneceğiniz bir
şeyleriniz olsun. Kendisinden öğrenecek bir şeyleriniz olmayan kişileri arkadaş
edinmek kendinize özensiz davrandığınız anlamına gelir. Bazılarından dinlemeyi,
bazılarından sır sahibi olmayı ve bazı kimselerden de sabırve şükrü,
bazılarından iyilik yapmayı öğreniriz. Ancak “arkadaş” sıfatını verdiğiniz
kişiden size yansıyan hiçbir değer ve özellik yoksa bu tip kişilerle
arkadaşlığınızı ve o kişinin yaşamınızdaki yerini yeniden gözden geçirin. Katı
ve kesin düşüncelerle pekiştirilmiş bir yaşam anlayışı olan, kendini
geliştirmeyen insanlara aileniz içinde yer verirken iki kez düşünün. Ama sizin
de başka insanların dünyasına katacak zenginliğiniz olsun. Bu açıdan varsıl
olmak için çok okuyun, okuduklarınızı eleştirin, katıldığınız ve ayrıldığınız
yerleri not edin; kendinizi, duygularınızı, yazılı ve sözlü ifade edin, okuduklarınızda onayladığınız konuları
yaşamınıza geçirin, iç dünyanızla ilgilenmeyi asla bırakmayın. İkili
konuşmalarınızda kişiler üzerine konuşmaktan kaçının; olaylar ve fikirler
üzerine konuşun. Kişiler üzerinde dönen sıradan konuşmaları aşabilmeniz anlamlı
okumalar yapmanıza ve okuduklarınızı paylaşmanıza bağlıdır.
5. “Sevgi ve Saygı ” Kavramlarını İçselleştirin:
“Sevme ” kavramını birlikte vakit
geçirmenin tadına vararak içselleştirmek
aile içi huzuru besleyen önemli bir konudur. Özellikle sevdiklerinize, sevginizi
hissettirmeye gayret edin. Çocuklarınızın varlığına, onların size
bahşedilmesine sonsuz şükran içinde olun. Onlarla birlikte olmayı gerçek ve
eşsiz bir mutluluk olarak algılamalısınız. Çocuklarınızla ve ailenizle birlikte
olduğunuz her andan keyif almayı öğrenin. “Her anımdan keyif alıyorum, şimdi
burada çocuğumla-ailemle bunu yapmaktan mutluyum, bu çok büyük bir huzur
kaynağı, bu esenliğim için şükretmeliyim” cümlesini tekrar etmeniz ya da buna
benzer bir yönerge cümlesini zihninize öğütlemeniz, çocuklarınızla ya da
sevdiklerinizle birlikte olduğunuz anlardan keyif almayı öğrenmek için
yeterlidir. Anı doyasıya yaşamamının bir yolu da –kulağa her ne kadar sevimli
gelmese de- yaptığınız ve içinde bulunduğunuz o anı son kez yaşıyor
olabileceğiniz ihtimalini düşlemektir. Bu düşsel sahneler, elbette durup
dururken karamsar bir tablo çizip tadımızı kaçırmak olarak yorumlanmamalıdır. “Son
an sahnesi”ni düşlemek aksine sevdiklerimizle ve ailemizle yaşadığımız anın kadrini
kıymetini ve neşesini bize derinden
yaşatacak hissel bir tedbirdir. Bu hayali sahneler, aile içi olası
anlaşmazlık ve çatışmalar konusunda da ihtiyacımız olan “tolere etme”
becerimizi arttıracak etkili bir zihinsel motivasyondur. Kendine karşı saygılı
olmalı ve bu saygı anlayışı içinde başkalarının da varlık alanına ve kişilik
özelliklerine saygı duymalıdır. Karşımızdakinden değişmesini istemek onun
varlık alanına bir saldırıdır. Bizi “sevgi” adına değiştirmek isteyen birinin
bu isteğine ne kadar direnç gösterir ve öfkelenirsek, bu haksız isteğimiz
karşısında da aynı tepkiyle karşılaşacağımızı kestirmeliyiz. Kişinin kendi ve
sevdiklerinin gelişimine izin vermesi, bunun için fırsatlar hazırlaması “saygı
duyma” ediniminin bir sonucudur. Bir bilgiyi bilmekle, öğrenmekle o bilgiyi
içselleştirmek farklı şeylerdir. İçselleştirmek, o bilgiyi yaşamınıza katmanız
anlamındadır. Öğrendiğiniz davranış biçimiyle bütünleşmenizdir.
Anne babalar kendi
bireyselliklerinin farkına varmalıdırlar. Olumlu ve olumsuz yanlarının,
yeteneklerinin, sınırlıklarının, geliştirmeye açık ya da törpülenmesi gerekli
kişilik özelliklerini net biçimde tanımlayabilmelidirler. Benlik algısının
gerçekçi ve sağlıklı olması ruh sağlığı ve sağlıklı-tutarlı davranışlar
sergilemek bakımından önemlidir. Kişide “abartılı” ya da “özsaygı içermeyen”
bir benlik algısı varsa aile ve diğer çevresi bundan olumsuz etkileneceği gibi
kendi iç dünyası da dengeli olmayacaktır. O nedenle çocuklarınıza
verebileceğiniz en büyük armağan; kendinizi tanımanız ve olumlu kişilik
özelliklerini karakterinize katmaktan vazgeçmemenizdir. Kendimizde
yakaladığımız ve memnun olmadığımız özelliklerimizi kaç yaşında olursak olalım;
değiştirebiliriz. Allah, insanlara yaşam boyu deişim ve gelişim fırsatı vermiştir.
Yeter ki bu konuda istekli olun ve “kişisel değişim ve gelişim çabanızı”
anlamlı ve gerekli bulun. Karakterinizi ve kişiliğinizi sürekli gözden geçirin.
Her an yeni bilgilere ve deneyimlere açık olan, hevesli, dinamik, meraklı bir
öğrenci olun hayatta. Yaşam boyu öğrencilik anlayışını benimsemeniz, kendinize
özel bir dünya kurmanıza yardım edecektir. Kendinize ilgi alanları oluşturun.
Hayatın içinde, kendinize eşiniz ve çocuklarınız dışında da ilgi duyduğunuz ve
sizi heyecanlandıran meşguliyetler bulun.
4. Aileniz İçin Nezih Bir Çevre
Oluşturun:
Aile çevrenizi dikkatle seçin.
Unutmayın siz ve aileniz önemlidir, o nedenle
“bu özel dünyaya” girme hakkını herkese kolayca sunmayın. İyi özelliklerle
donanmış, nitelikli şahsiyet sahibi insanlarla oturup kalkın. Arkadaşlık
ettiğiniz kişi size ve dünyanıza bir şey katmıyorsa, en azından size kendinizi
“özel”, “değerli” ya da “iyi” hissettirmiyorsa üstelik sizi üzüyorsa bu
kişilerin “hayatınızın neşesinden” çalmalarına izin vermeyin, gerekirse
yaşamınızdan çıkarın. Size ve çocuklarınıza ait kıymetli zamanı, duygu ve anlam
dünyanıza hiçbir faydası olmayan boş insanlara ayırarak çar çur etmeyin. Aileniz
herkesten kıymetlidir ve temel önceliğiniz aileniz olduğu için bu konuda
ihtimam içinde olmak, sahip olduğunuz varsıllığın kıymetini bilmektir. Ufku
geniş, özel kişiliklere rağbet edin. Rağbet ettiğiniz kişilerin, gün gelip
kendilerine verdiğiniz emeğe asla hayıflanmayacağınız değerli kişiler olmasına
dikkat edin. Nitelikli, kalbinden emin olduğunuz, samimi, içten, iyi niyetli,
size ve değerler dünyanıza anlamlı katkılarıyla renk ve zenginlik getirecek
insanlarla görüşün. Görüştüğünüz kişilerin farklı yaklaşımlarını, farklı görüş
açılarını fark edin ve onlardan yararlanın. Herkesten öğreneceğiniz bir
şeyleriniz olsun. Kendisinden öğrenecek bir şeyleriniz olmayan kişileri arkadaş
edinmek kendinize özensiz davrandığınız anlamına gelir. Bazılarından dinlemeyi,
bazılarından sır sahibi olmayı ve bazı kimselerden de sabırve şükrü,
bazılarından iyilik yapmayı öğreniriz. Ancak “arkadaş” sıfatını verdiğiniz
kişiden size yansıyan hiçbir değer ve özellik yoksa bu tip kişilerle
arkadaşlığınızı ve o kişinin yaşamınızdaki yerini yeniden gözden geçirin. Katı
ve kesin düşüncelerle pekiştirilmiş bir yaşam anlayışı olan, kendini
geliştirmeyen insanlara aileniz içinde yer verirken iki kez düşünün. Ama sizin
de başka insanların dünyasına katacak zenginliğiniz olsun. Bu açıdan varsıl
olmak için çok okuyun, okuduklarınızı eleştirin, katıldığınız ve ayrıldığınız
yerleri not edin; kendinizi, duygularınızı, yazılı ve sözlü ifade edin, okuduklarınızda onayladığınız konuları
yaşamınıza geçirin, iç dünyanızla ilgilenmeyi asla bırakmayın. İkili
konuşmalarınızda kişiler üzerine konuşmaktan kaçının; olaylar ve fikirler
üzerine konuşun. Kişiler üzerinde dönen sıradan konuşmaları aşabilmeniz anlamlı
okumalar yapmanıza ve okuduklarınızı paylaşmanıza bağlıdır.
5. “Sevgi ve Saygı ” Kavramlarını İçselleştirin:
“Sevme ” kavramını birlikte vakit
geçirmenin tadına vararak içselleştirmek
aile içi huzuru besleyen önemli bir konudur. Özellikle sevdiklerinize, sevginizi
hissettirmeye gayret edin. Çocuklarınızın varlığına, onların size
bahşedilmesine sonsuz şükran içinde olun. Onlarla birlikte olmayı gerçek ve
eşsiz bir mutluluk olarak algılamalısınız. Çocuklarınızla ve ailenizle birlikte
olduğunuz her andan keyif almayı öğrenin. “Her anımdan keyif alıyorum, şimdi
burada çocuğumla-ailemle bunu yapmaktan mutluyum, bu çok büyük bir huzur
kaynağı, bu esenliğim için şükretmeliyim” cümlesini tekrar etmeniz ya da buna
benzer bir yönerge cümlesini zihninize öğütlemeniz, çocuklarınızla ya da
sevdiklerinizle birlikte olduğunuz anlardan keyif almayı öğrenmek için
yeterlidir. Anı doyasıya yaşamamının bir yolu da –kulağa her ne kadar sevimli
gelmese de- yaptığınız ve içinde bulunduğunuz o anı son kez yaşıyor
olabileceğiniz ihtimalini düşlemektir. Bu düşsel sahneler, elbette durup
dururken karamsar bir tablo çizip tadımızı kaçırmak olarak yorumlanmamalıdır. “Son
an sahnesi”ni düşlemek aksine sevdiklerimizle ve ailemizle yaşadığımız anın kadrini
kıymetini ve neşesini bize derinden
yaşatacak hissel bir tedbirdir. Bu hayali sahneler, aile içi olası
anlaşmazlık ve çatışmalar konusunda da ihtiyacımız olan “tolere etme”
becerimizi arttıracak etkili bir zihinsel motivasyondur. Kendine karşı saygılı
olmalı ve bu saygı anlayışı içinde başkalarının da varlık alanına ve kişilik
özelliklerine saygı duymalıdır. Karşımızdakinden değişmesini istemek onun
varlık alanına bir saldırıdır. Bizi “sevgi” adına değiştirmek isteyen birinin
bu isteğine ne kadar direnç gösterir ve öfkelenirsek, bu haksız isteğimiz
karşısında da aynı tepkiyle karşılaşacağımızı kestirmeliyiz. Kişinin kendi ve
sevdiklerinin gelişimine izin vermesi, bunun için fırsatlar hazırlaması “saygı
duyma” ediniminin bir sonucudur. Bir bilgiyi bilmekle, öğrenmekle o bilgiyi
içselleştirmek farklı şeylerdir. İçselleştirmek, o bilgiyi yaşamınıza katmanız
anlamındadır. Öğrendiğiniz davranış biçimiyle bütünleşmenizdir.
3. Kendinizi Tanıyın:
Anne babalar kendi
bireyselliklerinin farkına varmalıdırlar. Olumlu ve olumsuz yanlarının,
yeteneklerinin, sınırlıklarının, geliştirmeye açık ya da törpülenmesi gerekli
kişilik özelliklerini net biçimde tanımlayabilmelidirler. Benlik algısının
gerçekçi ve sağlıklı olması ruh sağlığı ve sağlıklı-tutarlı davranışlar
sergilemek bakımından önemlidir. Kişide “abartılı” ya da “özsaygı içermeyen”
bir benlik algısı varsa aile ve diğer çevresi bundan olumsuz etkileneceği gibi
kendi iç dünyası da dengeli olmayacaktır. O nedenle çocuklarınıza
verebileceğiniz en büyük armağan; kendinizi tanımanız ve olumlu kişilik
özelliklerini karakterinize katmaktan vazgeçmemenizdir. Kendimizde
yakaladığımız ve memnun olmadığımız özelliklerimizi kaç yaşında olursak olalım;
değiştirebiliriz. Allah, insanlara yaşam boyu deişim ve gelişim fırsatı vermiştir.
Yeter ki bu konuda istekli olun ve “kişisel değişim ve gelişim çabanızı”
anlamlı ve gerekli bulun. Karakterinizi ve kişiliğinizi sürekli gözden geçirin.
Her an yeni bilgilere ve deneyimlere açık olan, hevesli, dinamik, meraklı bir
öğrenci olun hayatta. Yaşam boyu öğrencilik anlayışını benimsemeniz, kendinize
özel bir dünya kurmanıza yardım edecektir. Kendinize ilgi alanları oluşturun.
Hayatın içinde, kendinize eşiniz ve çocuklarınız dışında da ilgi duyduğunuz ve
sizi heyecanlandıran meşguliyetler bulun.
4. Aileniz İçin Nezih Bir Çevre
Oluşturun:
Aile çevrenizi dikkatle seçin.
Unutmayın siz ve aileniz önemlidir, o nedenle
“bu özel dünyaya” girme hakkını herkese kolayca sunmayın. İyi özelliklerle
donanmış, nitelikli şahsiyet sahibi insanlarla oturup kalkın. Arkadaşlık
ettiğiniz kişi size ve dünyanıza bir şey katmıyorsa, en azından size kendinizi
“özel”, “değerli” ya da “iyi” hissettirmiyorsa üstelik sizi üzüyorsa bu
kişilerin “hayatınızın neşesinden” çalmalarına izin vermeyin, gerekirse
yaşamınızdan çıkarın. Size ve çocuklarınıza ait kıymetli zamanı, duygu ve anlam
dünyanıza hiçbir faydası olmayan boş insanlara ayırarak çar çur etmeyin. Aileniz
herkesten kıymetlidir ve temel önceliğiniz aileniz olduğu için bu konuda
ihtimam içinde olmak, sahip olduğunuz varsıllığın kıymetini bilmektir. Ufku
geniş, özel kişiliklere rağbet edin. Rağbet ettiğiniz kişilerin, gün gelip
kendilerine verdiğiniz emeğe asla hayıflanmayacağınız değerli kişiler olmasına
dikkat edin. Nitelikli, kalbinden emin olduğunuz, samimi, içten, iyi niyetli,
size ve değerler dünyanıza anlamlı katkılarıyla renk ve zenginlik getirecek
insanlarla görüşün. Görüştüğünüz kişilerin farklı yaklaşımlarını, farklı görüş
açılarını fark edin ve onlardan yararlanın. Herkesten öğreneceğiniz bir
şeyleriniz olsun. Kendisinden öğrenecek bir şeyleriniz olmayan kişileri arkadaş
edinmek kendinize özensiz davrandığınız anlamına gelir. Bazılarından dinlemeyi,
bazılarından sır sahibi olmayı ve bazı kimselerden de sabırve şükrü,
bazılarından iyilik yapmayı öğreniriz. Ancak “arkadaş” sıfatını verdiğiniz
kişiden size yansıyan hiçbir değer ve özellik yoksa bu tip kişilerle
arkadaşlığınızı ve o kişinin yaşamınızdaki yerini yeniden gözden geçirin. Katı
ve kesin düşüncelerle pekiştirilmiş bir yaşam anlayışı olan, kendini
geliştirmeyen insanlara aileniz içinde yer verirken iki kez düşünün. Ama sizin
de başka insanların dünyasına katacak zenginliğiniz olsun. Bu açıdan varsıl
olmak için çok okuyun, okuduklarınızı eleştirin, katıldığınız ve ayrıldığınız
yerleri not edin; kendinizi, duygularınızı, yazılı ve sözlü ifade edin, okuduklarınızda onayladığınız konuları
yaşamınıza geçirin, iç dünyanızla ilgilenmeyi asla bırakmayın. İkili
konuşmalarınızda kişiler üzerine konuşmaktan kaçının; olaylar ve fikirler
üzerine konuşun. Kişiler üzerinde dönen sıradan konuşmaları aşabilmeniz anlamlı
okumalar yapmanıza ve okuduklarınızı paylaşmanıza bağlıdır.
5. “Sevgi ve Saygı ” Kavramlarını İçselleştirin:
“Sevme ” kavramını birlikte vakit
geçirmenin tadına vararak içselleştirmek
aile içi huzuru besleyen önemli bir konudur. Özellikle sevdiklerinize, sevginizi
hissettirmeye gayret edin. Çocuklarınızın varlığına, onların size
bahşedilmesine sonsuz şükran içinde olun. Onlarla birlikte olmayı gerçek ve
eşsiz bir mutluluk olarak algılamalısınız. Çocuklarınızla ve ailenizle birlikte
olduğunuz her andan keyif almayı öğrenin. “Her anımdan keyif alıyorum, şimdi
burada çocuğumla-ailemle bunu yapmaktan mutluyum, bu çok büyük bir huzur
kaynağı, bu esenliğim için şükretmeliyim” cümlesini tekrar etmeniz ya da buna
benzer bir yönerge cümlesini zihninize öğütlemeniz, çocuklarınızla ya da
sevdiklerinizle birlikte olduğunuz anlardan keyif almayı öğrenmek için
yeterlidir. Anı doyasıya yaşamamının bir yolu da –kulağa her ne kadar sevimli
gelmese de- yaptığınız ve içinde bulunduğunuz o anı son kez yaşıyor
olabileceğiniz ihtimalini düşlemektir. Bu düşsel sahneler, elbette durup
dururken karamsar bir tablo çizip tadımızı kaçırmak olarak yorumlanmamalıdır. “Son
an sahnesi”ni düşlemek aksine sevdiklerimizle ve ailemizle yaşadığımız anın kadrini
kıymetini ve neşesini bize derinden
yaşatacak hissel bir tedbirdir. Bu hayali sahneler, aile içi olası
anlaşmazlık ve çatışmalar konusunda da ihtiyacımız olan “tolere etme”
becerimizi arttıracak etkili bir zihinsel motivasyondur. Kendine karşı saygılı
olmalı ve bu saygı anlayışı içinde başkalarının da varlık alanına ve kişilik
özelliklerine saygı duymalıdır. Karşımızdakinden değişmesini istemek onun
varlık alanına bir saldırıdır. Bizi “sevgi” adına değiştirmek isteyen birinin
bu isteğine ne kadar direnç gösterir ve öfkelenirsek, bu haksız isteğimiz
karşısında da aynı tepkiyle karşılaşacağımızı kestirmeliyiz. Kişinin kendi ve
sevdiklerinin gelişimine izin vermesi, bunun için fırsatlar hazırlaması “saygı
duyma” ediniminin bir sonucudur. Bir bilgiyi bilmekle, öğrenmekle o bilgiyi
içselleştirmek farklı şeylerdir. İçselleştirmek, o bilgiyi yaşamınıza katmanız
anlamındadır. Öğrendiğiniz davranış biçimiyle bütünleşmenizdir.
Anne babalar kendi
bireyselliklerinin farkına varmalıdırlar. Olumlu ve olumsuz yanlarının,
yeteneklerinin, sınırlıklarının, geliştirmeye açık ya da törpülenmesi gerekli
kişilik özelliklerini net biçimde tanımlayabilmelidirler. Benlik algısının
gerçekçi ve sağlıklı olması ruh sağlığı ve sağlıklı-tutarlı davranışlar
sergilemek bakımından önemlidir. Kişide “abartılı” ya da “özsaygı içermeyen”
bir benlik algısı varsa aile ve diğer çevresi bundan olumsuz etkileneceği gibi
kendi iç dünyası da dengeli olmayacaktır. O nedenle çocuklarınıza
verebileceğiniz en büyük armağan; kendinizi tanımanız ve olumlu kişilik
özelliklerini karakterinize katmaktan vazgeçmemenizdir. Kendimizde
yakaladığımız ve memnun olmadığımız özelliklerimizi kaç yaşında olursak olalım;
değiştirebiliriz. Allah, insanlara yaşam boyu deişim ve gelişim fırsatı vermiştir.
Yeter ki bu konuda istekli olun ve “kişisel değişim ve gelişim çabanızı”
anlamlı ve gerekli bulun. Karakterinizi ve kişiliğinizi sürekli gözden geçirin.
Her an yeni bilgilere ve deneyimlere açık olan, hevesli, dinamik, meraklı bir
öğrenci olun hayatta. Yaşam boyu öğrencilik anlayışını benimsemeniz, kendinize
özel bir dünya kurmanıza yardım edecektir. Kendinize ilgi alanları oluşturun.
Hayatın içinde, kendinize eşiniz ve çocuklarınız dışında da ilgi duyduğunuz ve
sizi heyecanlandıran meşguliyetler bulun.
4. Aileniz İçin Nezih Bir Çevre
Oluşturun:
Aile çevrenizi dikkatle seçin.
Unutmayın siz ve aileniz önemlidir, o nedenle
“bu özel dünyaya” girme hakkını herkese kolayca sunmayın. İyi özelliklerle
donanmış, nitelikli şahsiyet sahibi insanlarla oturup kalkın. Arkadaşlık
ettiğiniz kişi size ve dünyanıza bir şey katmıyorsa, en azından size kendinizi
“özel”, “değerli” ya da “iyi” hissettirmiyorsa üstelik sizi üzüyorsa bu
kişilerin “hayatınızın neşesinden” çalmalarına izin vermeyin, gerekirse
yaşamınızdan çıkarın. Size ve çocuklarınıza ait kıymetli zamanı, duygu ve anlam
dünyanıza hiçbir faydası olmayan boş insanlara ayırarak çar çur etmeyin. Aileniz
herkesten kıymetlidir ve temel önceliğiniz aileniz olduğu için bu konuda
ihtimam içinde olmak, sahip olduğunuz varsıllığın kıymetini bilmektir. Ufku
geniş, özel kişiliklere rağbet edin. Rağbet ettiğiniz kişilerin, gün gelip
kendilerine verdiğiniz emeğe asla hayıflanmayacağınız değerli kişiler olmasına
dikkat edin. Nitelikli, kalbinden emin olduğunuz, samimi, içten, iyi niyetli,
size ve değerler dünyanıza anlamlı katkılarıyla renk ve zenginlik getirecek
insanlarla görüşün. Görüştüğünüz kişilerin farklı yaklaşımlarını, farklı görüş
açılarını fark edin ve onlardan yararlanın. Herkesten öğreneceğiniz bir
şeyleriniz olsun. Kendisinden öğrenecek bir şeyleriniz olmayan kişileri arkadaş
edinmek kendinize özensiz davrandığınız anlamına gelir. Bazılarından dinlemeyi,
bazılarından sır sahibi olmayı ve bazı kimselerden de sabırve şükrü,
bazılarından iyilik yapmayı öğreniriz. Ancak “arkadaş” sıfatını verdiğiniz
kişiden size yansıyan hiçbir değer ve özellik yoksa bu tip kişilerle
arkadaşlığınızı ve o kişinin yaşamınızdaki yerini yeniden gözden geçirin. Katı
ve kesin düşüncelerle pekiştirilmiş bir yaşam anlayışı olan, kendini
geliştirmeyen insanlara aileniz içinde yer verirken iki kez düşünün. Ama sizin
de başka insanların dünyasına katacak zenginliğiniz olsun. Bu açıdan varsıl
olmak için çok okuyun, okuduklarınızı eleştirin, katıldığınız ve ayrıldığınız
yerleri not edin; kendinizi, duygularınızı, yazılı ve sözlü ifade edin, okuduklarınızda onayladığınız konuları
yaşamınıza geçirin, iç dünyanızla ilgilenmeyi asla bırakmayın. İkili
konuşmalarınızda kişiler üzerine konuşmaktan kaçının; olaylar ve fikirler
üzerine konuşun. Kişiler üzerinde dönen sıradan konuşmaları aşabilmeniz anlamlı
okumalar yapmanıza ve okuduklarınızı paylaşmanıza bağlıdır.
5. “Sevgi ve Saygı ” Kavramlarını İçselleştirin:
“Sevme ” kavramını birlikte vakit
geçirmenin tadına vararak içselleştirmek
aile içi huzuru besleyen önemli bir konudur. Özellikle sevdiklerinize, sevginizi
hissettirmeye gayret edin. Çocuklarınızın varlığına, onların size
bahşedilmesine sonsuz şükran içinde olun. Onlarla birlikte olmayı gerçek ve
eşsiz bir mutluluk olarak algılamalısınız. Çocuklarınızla ve ailenizle birlikte
olduğunuz her andan keyif almayı öğrenin. “Her anımdan keyif alıyorum, şimdi
burada çocuğumla-ailemle bunu yapmaktan mutluyum, bu çok büyük bir huzur
kaynağı, bu esenliğim için şükretmeliyim” cümlesini tekrar etmeniz ya da buna
benzer bir yönerge cümlesini zihninize öğütlemeniz, çocuklarınızla ya da
sevdiklerinizle birlikte olduğunuz anlardan keyif almayı öğrenmek için
yeterlidir. Anı doyasıya yaşamamının bir yolu da –kulağa her ne kadar sevimli
gelmese de- yaptığınız ve içinde bulunduğunuz o anı son kez yaşıyor
olabileceğiniz ihtimalini düşlemektir. Bu düşsel sahneler, elbette durup
dururken karamsar bir tablo çizip tadımızı kaçırmak olarak yorumlanmamalıdır. “Son
an sahnesi”ni düşlemek aksine sevdiklerimizle ve ailemizle yaşadığımız anın kadrini
kıymetini ve neşesini bize derinden
yaşatacak hissel bir tedbirdir. Bu hayali sahneler, aile içi olası
anlaşmazlık ve çatışmalar konusunda da ihtiyacımız olan “tolere etme”
becerimizi arttıracak etkili bir zihinsel motivasyondur. Kendine karşı saygılı
olmalı ve bu saygı anlayışı içinde başkalarının da varlık alanına ve kişilik
özelliklerine saygı duymalıdır. Karşımızdakinden değişmesini istemek onun
varlık alanına bir saldırıdır. Bizi “sevgi” adına değiştirmek isteyen birinin
bu isteğine ne kadar direnç gösterir ve öfkelenirsek, bu haksız isteğimiz
karşısında da aynı tepkiyle karşılaşacağımızı kestirmeliyiz. Kişinin kendi ve
sevdiklerinin gelişimine izin vermesi, bunun için fırsatlar hazırlaması “saygı
duyma” ediniminin bir sonucudur. Bir bilgiyi bilmekle, öğrenmekle o bilgiyi
içselleştirmek farklı şeylerdir. İçselleştirmek, o bilgiyi yaşamınıza katmanız
anlamındadır. Öğrendiğiniz davranış biçimiyle bütünleşmenizdir.
Anne babalar kendi
bireyselliklerinin farkına varmalıdırlar. Olumlu ve olumsuz yanlarının,
yeteneklerinin, sınırlıklarının, geliştirmeye açık ya da törpülenmesi gerekli
kişilik özelliklerini net biçimde tanımlayabilmelidirler. Benlik algısının
gerçekçi ve sağlıklı olması ruh sağlığı ve sağlıklı-tutarlı davranışlar
sergilemek bakımından önemlidir. Kişide “abartılı” ya da “özsaygı içermeyen”
bir benlik algısı varsa aile ve diğer çevresi bundan olumsuz etkileneceği gibi
kendi iç dünyası da dengeli olmayacaktır. O nedenle çocuklarınıza
verebileceğiniz en büyük armağan; kendinizi tanımanız ve olumlu kişilik
özelliklerini karakterinize katmaktan vazgeçmemenizdir. Kendimizde
yakaladığımız ve memnun olmadığımız özelliklerimizi kaç yaşında olursak olalım;
değiştirebiliriz. Allah, insanlara yaşam boyu deişim ve gelişim fırsatı vermiştir.
Yeter ki bu konuda istekli olun ve “kişisel değişim ve gelişim çabanızı”
anlamlı ve gerekli bulun. Karakterinizi ve kişiliğinizi sürekli gözden geçirin.
Her an yeni bilgilere ve deneyimlere açık olan, hevesli, dinamik, meraklı bir
öğrenci olun hayatta. Yaşam boyu öğrencilik anlayışını benimsemeniz, kendinize
özel bir dünya kurmanıza yardım edecektir. Kendinize ilgi alanları oluşturun.
Hayatın içinde, kendinize eşiniz ve çocuklarınız dışında da ilgi duyduğunuz ve
sizi heyecanlandıran meşguliyetler bulun.
4. Aileniz İçin Nezih Bir Çevre
Oluşturun:
Aile çevrenizi dikkatle seçin.
Unutmayın siz ve aileniz önemlidir, o nedenle
“bu özel dünyaya” girme hakkını herkese kolayca sunmayın. İyi özelliklerle
donanmış, nitelikli şahsiyet sahibi insanlarla oturup kalkın. Arkadaşlık
ettiğiniz kişi size ve dünyanıza bir şey katmıyorsa, en azından size kendinizi
“özel”, “değerli” ya da “iyi” hissettirmiyorsa üstelik sizi üzüyorsa bu
kişilerin “hayatınızın neşesinden” çalmalarına izin vermeyin, gerekirse
yaşamınızdan çıkarın. Size ve çocuklarınıza ait kıymetli zamanı, duygu ve anlam
dünyanıza hiçbir faydası olmayan boş insanlara ayırarak çar çur etmeyin. Aileniz
herkesten kıymetlidir ve temel önceliğiniz aileniz olduğu için bu konuda
ihtimam içinde olmak, sahip olduğunuz varsıllığın kıymetini bilmektir. Ufku
geniş, özel kişiliklere rağbet edin. Rağbet ettiğiniz kişilerin, gün gelip
kendilerine verdiğiniz emeğe asla hayıflanmayacağınız değerli kişiler olmasına
dikkat edin. Nitelikli, kalbinden emin olduğunuz, samimi, içten, iyi niyetli,
size ve değerler dünyanıza anlamlı katkılarıyla renk ve zenginlik getirecek
insanlarla görüşün. Görüştüğünüz kişilerin farklı yaklaşımlarını, farklı görüş
açılarını fark edin ve onlardan yararlanın. Herkesten öğreneceğiniz bir
şeyleriniz olsun. Kendisinden öğrenecek bir şeyleriniz olmayan kişileri arkadaş
edinmek kendinize özensiz davrandığınız anlamına gelir. Bazılarından dinlemeyi,
bazılarından sır sahibi olmayı ve bazı kimselerden de sabırve şükrü,
bazılarından iyilik yapmayı öğreniriz. Ancak “arkadaş” sıfatını verdiğiniz
kişiden size yansıyan hiçbir değer ve özellik yoksa bu tip kişilerle
arkadaşlığınızı ve o kişinin yaşamınızdaki yerini yeniden gözden geçirin. Katı
ve kesin düşüncelerle pekiştirilmiş bir yaşam anlayışı olan, kendini
geliştirmeyen insanlara aileniz içinde yer verirken iki kez düşünün. Ama sizin
de başka insanların dünyasına katacak zenginliğiniz olsun. Bu açıdan varsıl
olmak için çok okuyun, okuduklarınızı eleştirin, katıldığınız ve ayrıldığınız
yerleri not edin; kendinizi, duygularınızı, yazılı ve sözlü ifade edin, okuduklarınızda onayladığınız konuları
yaşamınıza geçirin, iç dünyanızla ilgilenmeyi asla bırakmayın. İkili
konuşmalarınızda kişiler üzerine konuşmaktan kaçının; olaylar ve fikirler
üzerine konuşun. Kişiler üzerinde dönen sıradan konuşmaları aşabilmeniz anlamlı
okumalar yapmanıza ve okuduklarınızı paylaşmanıza bağlıdır.
5. “Sevgi ve Saygı ” Kavramlarını İçselleştirin:
“Sevme ” kavramını birlikte vakit
geçirmenin tadına vararak içselleştirmek
aile içi huzuru besleyen önemli bir konudur. Özellikle sevdiklerinize, sevginizi
hissettirmeye gayret edin. Çocuklarınızın varlığına, onların size
bahşedilmesine sonsuz şükran içinde olun. Onlarla birlikte olmayı gerçek ve
eşsiz bir mutluluk olarak algılamalısınız. Çocuklarınızla ve ailenizle birlikte
olduğunuz her andan keyif almayı öğrenin. “Her anımdan keyif alıyorum, şimdi
burada çocuğumla-ailemle bunu yapmaktan mutluyum, bu çok büyük bir huzur
kaynağı, bu esenliğim için şükretmeliyim” cümlesini tekrar etmeniz ya da buna
benzer bir yönerge cümlesini zihninize öğütlemeniz, çocuklarınızla ya da
sevdiklerinizle birlikte olduğunuz anlardan keyif almayı öğrenmek için
yeterlidir. Anı doyasıya yaşamamının bir yolu da –kulağa her ne kadar sevimli
gelmese de- yaptığınız ve içinde bulunduğunuz o anı son kez yaşıyor
olabileceğiniz ihtimalini düşlemektir. Bu düşsel sahneler, elbette durup
dururken karamsar bir tablo çizip tadımızı kaçırmak olarak yorumlanmamalıdır. “Son
an sahnesi”ni düşlemek aksine sevdiklerimizle ve ailemizle yaşadığımız anın kadrini
kıymetini ve neşesini bize derinden
yaşatacak hissel bir tedbirdir. Bu hayali sahneler, aile içi olası
anlaşmazlık ve çatışmalar konusunda da ihtiyacımız olan “tolere etme”
becerimizi arttıracak etkili bir zihinsel motivasyondur. Kendine karşı saygılı
olmalı ve bu saygı anlayışı içinde başkalarının da varlık alanına ve kişilik
özelliklerine saygı duymalıdır. Karşımızdakinden değişmesini istemek onun
varlık alanına bir saldırıdır. Bizi “sevgi” adına değiştirmek isteyen birinin
bu isteğine ne kadar direnç gösterir ve öfkelenirsek, bu haksız isteğimiz
karşısında da aynı tepkiyle karşılaşacağımızı kestirmeliyiz. Kişinin kendi ve
sevdiklerinin gelişimine izin vermesi, bunun için fırsatlar hazırlaması “saygı
duyma” ediniminin bir sonucudur. Bir bilgiyi bilmekle, öğrenmekle o bilgiyi
içselleştirmek farklı şeylerdir. İçselleştirmek, o bilgiyi yaşamınıza katmanız
anlamındadır. Öğrendiğiniz davranış biçimiyle bütünleşmenizdir.
Anne babalar kendi
bireyselliklerinin farkına varmalıdırlar. Olumlu ve olumsuz yanlarının,
yeteneklerinin, sınırlıklarının, geliştirmeye açık ya da törpülenmesi gerekli
kişilik özelliklerini net biçimde tanımlayabilmelidirler. Benlik algısının
gerçekçi ve sağlıklı olması ruh sağlığı ve sağlıklı-tutarlı davranışlar
sergilemek bakımından önemlidir. Kişide “abartılı” ya da “özsaygı içermeyen”
bir benlik algısı varsa aile ve diğer çevresi bundan olumsuz etkileneceği gibi
kendi iç dünyası da dengeli olmayacaktır. O nedenle çocuklarınıza
verebileceğiniz en büyük armağan; kendinizi tanımanız ve olumlu kişilik
özelliklerini karakterinize katmaktan vazgeçmemenizdir. Kendimizde
yakaladığımız ve memnun olmadığımız özelliklerimizi kaç yaşında olursak olalım;
değiştirebiliriz. Allah, insanlara yaşam boyu deişim ve gelişim fırsatı vermiştir.
Yeter ki bu konuda istekli olun ve “kişisel değişim ve gelişim çabanızı”
anlamlı ve gerekli bulun. Karakterinizi ve kişiliğinizi sürekli gözden geçirin.
Her an yeni bilgilere ve deneyimlere açık olan, hevesli, dinamik, meraklı bir
öğrenci olun hayatta. Yaşam boyu öğrencilik anlayışını benimsemeniz, kendinize
özel bir dünya kurmanıza yardım edecektir. Kendinize ilgi alanları oluşturun.
Hayatın içinde, kendinize eşiniz ve çocuklarınız dışında da ilgi duyduğunuz ve
sizi heyecanlandıran meşguliyetler bulun.
4. Aileniz İçin Nezih Bir Çevre
Oluşturun:
Aile çevrenizi dikkatle seçin.
Unutmayın siz ve aileniz önemlidir, o nedenle
“bu özel dünyaya” girme hakkını herkese kolayca sunmayın. İyi özelliklerle
donanmış, nitelikli şahsiyet sahibi insanlarla oturup kalkın. Arkadaşlık
ettiğiniz kişi size ve dünyanıza bir şey katmıyorsa, en azından size kendinizi
“özel”, “değerli” ya da “iyi” hissettirmiyorsa üstelik sizi üzüyorsa bu
kişilerin “hayatınızın neşesinden” çalmalarına izin vermeyin, gerekirse
yaşamınızdan çıkarın. Size ve çocuklarınıza ait kıymetli zamanı, duygu ve anlam
dünyanıza hiçbir faydası olmayan boş insanlara ayırarak çar çur etmeyin. Aileniz
herkesten kıymetlidir ve temel önceliğiniz aileniz olduğu için bu konuda
ihtimam içinde olmak, sahip olduğunuz varsıllığın kıymetini bilmektir. Ufku
geniş, özel kişiliklere rağbet edin. Rağbet ettiğiniz kişilerin, gün gelip
kendilerine verdiğiniz emeğe asla hayıflanmayacağınız değerli kişiler olmasına
dikkat edin. Nitelikli, kalbinden emin olduğunuz, samimi, içten, iyi niyetli,
size ve değerler dünyanıza anlamlı katkılarıyla renk ve zenginlik getirecek
insanlarla görüşün. Görüştüğünüz kişilerin farklı yaklaşımlarını, farklı görüş
açılarını fark edin ve onlardan yararlanın. Herkesten öğreneceğiniz bir
şeyleriniz olsun. Kendisinden öğrenecek bir şeyleriniz olmayan kişileri arkadaş
edinmek kendinize özensiz davrandığınız anlamına gelir. Bazılarından dinlemeyi,
bazılarından sır sahibi olmayı ve bazı kimselerden de sabırve şükrü,
bazılarından iyilik yapmayı öğreniriz. Ancak “arkadaş” sıfatını verdiğiniz
kişiden size yansıyan hiçbir değer ve özellik yoksa bu tip kişilerle
arkadaşlığınızı ve o kişinin yaşamınızdaki yerini yeniden gözden geçirin. Katı
ve kesin düşüncelerle pekiştirilmiş bir yaşam anlayışı olan, kendini
geliştirmeyen insanlara aileniz içinde yer verirken iki kez düşünün. Ama sizin
de başka insanların dünyasına katacak zenginliğiniz olsun. Bu açıdan varsıl
olmak için çok okuyun, okuduklarınızı eleştirin, katıldığınız ve ayrıldığınız
yerleri not edin; kendinizi, duygularınızı, yazılı ve sözlü ifade edin, okuduklarınızda onayladığınız konuları
yaşamınıza geçirin, iç dünyanızla ilgilenmeyi asla bırakmayın. İkili
konuşmalarınızda kişiler üzerine konuşmaktan kaçının; olaylar ve fikirler
üzerine konuşun. Kişiler üzerinde dönen sıradan konuşmaları aşabilmeniz anlamlı
okumalar yapmanıza ve okuduklarınızı paylaşmanıza bağlıdır.
5. “Sevgi ve Saygı ” Kavramlarını İçselleştirin:
“Sevme ” kavramını birlikte vakit
geçirmenin tadına vararak içselleştirmek
aile içi huzuru besleyen önemli bir konudur. Özellikle sevdiklerinize, sevginizi
hissettirmeye gayret edin. Çocuklarınızın varlığına, onların size
bahşedilmesine sonsuz şükran içinde olun. Onlarla birlikte olmayı gerçek ve
eşsiz bir mutluluk olarak algılamalısınız. Çocuklarınızla ve ailenizle birlikte
olduğunuz her andan keyif almayı öğrenin. “Her anımdan keyif alıyorum, şimdi
burada çocuğumla-ailemle bunu yapmaktan mutluyum, bu çok büyük bir huzur
kaynağı, bu esenliğim için şükretmeliyim” cümlesini tekrar etmeniz ya da buna
benzer bir yönerge cümlesini zihninize öğütlemeniz, çocuklarınızla ya da
sevdiklerinizle birlikte olduğunuz anlardan keyif almayı öğrenmek için
yeterlidir. Anı doyasıya yaşamamının bir yolu da –kulağa her ne kadar sevimli
gelmese de- yaptığınız ve içinde bulunduğunuz o anı son kez yaşıyor
olabileceğiniz ihtimalini düşlemektir. Bu düşsel sahneler, elbette durup
dururken karamsar bir tablo çizip tadımızı kaçırmak olarak yorumlanmamalıdır. “Son
an sahnesi”ni düşlemek aksine sevdiklerimizle ve ailemizle yaşadığımız anın kadrini
kıymetini ve neşesini bize derinden
yaşatacak hissel bir tedbirdir. Bu hayali sahneler, aile içi olası
anlaşmazlık ve çatışmalar konusunda da ihtiyacımız olan “tolere etme”
becerimizi arttıracak etkili bir zihinsel motivasyondur. Kendine karşı saygılı
olmalı ve bu saygı anlayışı içinde başkalarının da varlık alanına ve kişilik
özelliklerine saygı duymalıdır. Karşımızdakinden değişmesini istemek onun
varlık alanına bir saldırıdır. Bizi “sevgi” adına değiştirmek isteyen birinin
bu isteğine ne kadar direnç gösterir ve öfkelenirsek, bu haksız isteğimiz
karşısında da aynı tepkiyle karşılaşacağımızı kestirmeliyiz. Kişinin kendi ve
sevdiklerinin gelişimine izin vermesi, bunun için fırsatlar hazırlaması “saygı
duyma” ediniminin bir sonucudur. Bir bilgiyi bilmekle, öğrenmekle o bilgiyi
içselleştirmek farklı şeylerdir. İçselleştirmek, o bilgiyi yaşamınıza katmanız
anlamındadır. Öğrendiğiniz davranış biçimiyle bütünleşmenizdir.
Anne babalar kendi
bireyselliklerinin farkına varmalıdırlar. Olumlu ve olumsuz yanlarının,
yeteneklerinin, sınırlıklarının, geliştirmeye açık ya da törpülenmesi gerekli
kişilik özelliklerini net biçimde tanımlayabilmelidirler. Benlik algısının
gerçekçi ve sağlıklı olması ruh sağlığı ve sağlıklı-tutarlı davranışlar
sergilemek bakımından önemlidir. Kişide “abartılı” ya da “özsaygı içermeyen”
bir benlik algısı varsa aile ve diğer çevresi bundan olumsuz etkileneceği gibi
kendi iç dünyası da dengeli olmayacaktır. O nedenle çocuklarınıza
verebileceğiniz en büyük armağan; kendinizi tanımanız ve olumlu kişilik
özelliklerini karakterinize katmaktan vazgeçmemenizdir. Kendimizde
yakaladığımız ve memnun olmadığımız özelliklerimizi kaç yaşında olursak olalım;
değiştirebiliriz. Allah, insanlara yaşam boyu deişim ve gelişim fırsatı vermiştir.
Yeter ki bu konuda istekli olun ve “kişisel değişim ve gelişim çabanızı”
anlamlı ve gerekli bulun. Karakterinizi ve kişiliğinizi sürekli gözden geçirin.
Her an yeni bilgilere ve deneyimlere açık olan, hevesli, dinamik, meraklı bir
öğrenci olun hayatta. Yaşam boyu öğrencilik anlayışını benimsemeniz, kendinize
özel bir dünya kurmanıza yardım edecektir. Kendinize ilgi alanları oluşturun.
Hayatın içinde, kendinize eşiniz ve çocuklarınız dışında da ilgi duyduğunuz ve
sizi heyecanlandıran meşguliyetler bulun.
4. Aileniz İçin Nezih Bir Çevre
Oluşturun:
Aile çevrenizi dikkatle seçin.
Unutmayın siz ve aileniz önemlidir, o nedenle
“bu özel dünyaya” girme hakkını herkese kolayca sunmayın. İyi özelliklerle
donanmış, nitelikli şahsiyet sahibi insanlarla oturup kalkın. Arkadaşlık
ettiğiniz kişi size ve dünyanıza bir şey katmıyorsa, en azından size kendinizi
“özel”, “değerli” ya da “iyi” hissettirmiyorsa üstelik sizi üzüyorsa bu
kişilerin “hayatınızın neşesinden” çalmalarına izin vermeyin, gerekirse
yaşamınızdan çıkarın. Size ve çocuklarınıza ait kıymetli zamanı, duygu ve anlam
dünyanıza hiçbir faydası olmayan boş insanlara ayırarak çar çur etmeyin. Aileniz
herkesten kıymetlidir ve temel önceliğiniz aileniz olduğu için bu konuda
ihtimam içinde olmak, sahip olduğunuz varsıllığın kıymetini bilmektir. Ufku
geniş, özel kişiliklere rağbet edin. Rağbet ettiğiniz kişilerin, gün gelip
kendilerine verdiğiniz emeğe asla hayıflanmayacağınız değerli kişiler olmasına
dikkat edin. Nitelikli, kalbinden emin olduğunuz, samimi, içten, iyi niyetli,
size ve değerler dünyanıza anlamlı katkılarıyla renk ve zenginlik getirecek
insanlarla görüşün. Görüştüğünüz kişilerin farklı yaklaşımlarını, farklı görüş
açılarını fark edin ve onlardan yararlanın. Herkesten öğreneceğiniz bir
şeyleriniz olsun. Kendisinden öğrenecek bir şeyleriniz olmayan kişileri arkadaş
edinmek kendinize özensiz davrandığınız anlamına gelir. Bazılarından dinlemeyi,
bazılarından sır sahibi olmayı ve bazı kimselerden de sabırve şükrü,
bazılarından iyilik yapmayı öğreniriz. Ancak “arkadaş” sıfatını verdiğiniz
kişiden size yansıyan hiçbir değer ve özellik yoksa bu tip kişilerle
arkadaşlığınızı ve o kişinin yaşamınızdaki yerini yeniden gözden geçirin. Katı
ve kesin düşüncelerle pekiştirilmiş bir yaşam anlayışı olan, kendini
geliştirmeyen insanlara aileniz içinde yer verirken iki kez düşünün. Ama sizin
de başka insanların dünyasına katacak zenginliğiniz olsun. Bu açıdan varsıl
olmak için çok okuyun, okuduklarınızı eleştirin, katıldığınız ve ayrıldığınız
yerleri not edin; kendinizi, duygularınızı, yazılı ve sözlü ifade edin, okuduklarınızda onayladığınız konuları
yaşamınıza geçirin, iç dünyanızla ilgilenmeyi asla bırakmayın. İkili
konuşmalarınızda kişiler üzerine konuşmaktan kaçının; olaylar ve fikirler
üzerine konuşun. Kişiler üzerinde dönen sıradan konuşmaları aşabilmeniz anlamlı
okumalar yapmanıza ve okuduklarınızı paylaşmanıza bağlıdır.
5. “Sevgi ve Saygı ” Kavramlarını İçselleştirin:
“Sevme ” kavramını birlikte vakit
geçirmenin tadına vararak içselleştirmek
aile içi huzuru besleyen önemli bir konudur. Özellikle sevdiklerinize, sevginizi
hissettirmeye gayret edin. Çocuklarınızın varlığına, onların size
bahşedilmesine sonsuz şükran içinde olun. Onlarla birlikte olmayı gerçek ve
eşsiz bir mutluluk olarak algılamalısınız. Çocuklarınızla ve ailenizle birlikte
olduğunuz her andan keyif almayı öğrenin. “Her anımdan keyif alıyorum, şimdi
burada çocuğumla-ailemle bunu yapmaktan mutluyum, bu çok büyük bir huzur
kaynağı, bu esenliğim için şükretmeliyim” cümlesini tekrar etmeniz ya da buna
benzer bir yönerge cümlesini zihninize öğütlemeniz, çocuklarınızla ya da
sevdiklerinizle birlikte olduğunuz anlardan keyif almayı öğrenmek için
yeterlidir. Anı doyasıya yaşamamının bir yolu da –kulağa her ne kadar sevimli
gelmese de- yaptığınız ve içinde bulunduğunuz o anı son kez yaşıyor
olabileceğiniz ihtimalini düşlemektir. Bu düşsel sahneler, elbette durup
dururken karamsar bir tablo çizip tadımızı kaçırmak olarak yorumlanmamalıdır. “Son
an sahnesi”ni düşlemek aksine sevdiklerimizle ve ailemizle yaşadığımız anın kadrini
kıymetini ve neşesini bize derinden
yaşatacak hissel bir tedbirdir. Bu hayali sahneler, aile içi olası
anlaşmazlık ve çatışmalar konusunda da ihtiyacımız olan “tolere etme”
becerimizi arttıracak etkili bir zihinsel motivasyondur. Kendine karşı saygılı
olmalı ve bu saygı anlayışı içinde başkalarının da varlık alanına ve kişilik
özelliklerine saygı duymalıdır. Karşımızdakinden değişmesini istemek onun
varlık alanına bir saldırıdır. Bizi “sevgi” adına değiştirmek isteyen birinin
bu isteğine ne kadar direnç gösterir ve öfkelenirsek, bu haksız isteğimiz
karşısında da aynı tepkiyle karşılaşacağımızı kestirmeliyiz. Kişinin kendi ve
sevdiklerinin gelişimine izin vermesi, bunun için fırsatlar hazırlaması “saygı
duyma” ediniminin bir sonucudur. Bir bilgiyi bilmekle, öğrenmekle o bilgiyi
içselleştirmek farklı şeylerdir. İçselleştirmek, o bilgiyi yaşamınıza katmanız
anlamındadır. Öğrendiğiniz davranış biçimiyle bütünleşmenizdir.
Anne babalar kendi
bireyselliklerinin farkına varmalıdırlar. Olumlu ve olumsuz yanlarının,
yeteneklerinin, sınırlıklarının, geliştirmeye açık ya da törpülenmesi gerekli
kişilik özelliklerini net biçimde tanımlayabilmelidirler. Benlik algısının
gerçekçi ve sağlıklı olması ruh sağlığı ve sağlıklı-tutarlı davranışlar
sergilemek bakımından önemlidir. Kişide “abartılı” ya da “özsaygı içermeyen”
bir benlik algısı varsa aile ve diğer çevresi bundan olumsuz etkileneceği gibi
kendi iç dünyası da dengeli olmayacaktır. O nedenle çocuklarınıza
verebileceğiniz en büyük armağan; kendinizi tanımanız ve olumlu kişilik
özelliklerini karakterinize katmaktan vazgeçmemenizdir. Kendimizde
yakaladığımız ve memnun olmadığımız özelliklerimizi kaç yaşında olursak olalım;
değiştirebiliriz. Allah, insanlara yaşam boyu deişim ve gelişim fırsatı vermiştir.
Yeter ki bu konuda istekli olun ve “kişisel değişim ve gelişim çabanızı”
anlamlı ve gerekli bulun. Karakterinizi ve kişiliğinizi sürekli gözden geçirin.
Her an yeni bilgilere ve deneyimlere açık olan, hevesli, dinamik, meraklı bir
öğrenci olun hayatta. Yaşam boyu öğrencilik anlayışını benimsemeniz, kendinize
özel bir dünya kurmanıza yardım edecektir. Kendinize ilgi alanları oluşturun.
Hayatın içinde, kendinize eşiniz ve çocuklarınız dışında da ilgi duyduğunuz ve
sizi heyecanlandıran meşguliyetler bulun.
4. Aileniz İçin Nezih Bir Çevre
Oluşturun:
Aile çevrenizi dikkatle seçin.
Unutmayın siz ve aileniz önemlidir, o nedenle
“bu özel dünyaya” girme hakkını herkese kolayca sunmayın. İyi özelliklerle
donanmış, nitelikli şahsiyet sahibi insanlarla oturup kalkın. Arkadaşlık
ettiğiniz kişi size ve dünyanıza bir şey katmıyorsa, en azından size kendinizi
“özel”, “değerli” ya da “iyi” hissettirmiyorsa üstelik sizi üzüyorsa bu
kişilerin “hayatınızın neşesinden” çalmalarına izin vermeyin, gerekirse
yaşamınızdan çıkarın. Size ve çocuklarınıza ait kıymetli zamanı, duygu ve anlam
dünyanıza hiçbir faydası olmayan boş insanlara ayırarak çar çur etmeyin. Aileniz
herkesten kıymetlidir ve temel önceliğiniz aileniz olduğu için bu konuda
ihtimam içinde olmak, sahip olduğunuz varsıllığın kıymetini bilmektir. Ufku
geniş, özel kişiliklere rağbet edin. Rağbet ettiğiniz kişilerin, gün gelip
kendilerine verdiğiniz emeğe asla hayıflanmayacağınız değerli kişiler olmasına
dikkat edin. Nitelikli, kalbinden emin olduğunuz, samimi, içten, iyi niyetli,
size ve değerler dünyanıza anlamlı katkılarıyla renk ve zenginlik getirecek
insanlarla görüşün. Görüştüğünüz kişilerin farklı yaklaşımlarını, farklı görüş
açılarını fark edin ve onlardan yararlanın. Herkesten öğreneceğiniz bir
şeyleriniz olsun. Kendisinden öğrenecek bir şeyleriniz olmayan kişileri arkadaş
edinmek kendinize özensiz davrandığınız anlamına gelir. Bazılarından dinlemeyi,
bazılarından sır sahibi olmayı ve bazı kimselerden de sabırve şükrü,
bazılarından iyilik yapmayı öğreniriz. Ancak “arkadaş” sıfatını verdiğiniz
kişiden size yansıyan hiçbir değer ve özellik yoksa bu tip kişilerle
arkadaşlığınızı ve o kişinin yaşamınızdaki yerini yeniden gözden geçirin. Katı
ve kesin düşüncelerle pekiştirilmiş bir yaşam anlayışı olan, kendini
geliştirmeyen insanlara aileniz içinde yer verirken iki kez düşünün. Ama sizin
de başka insanların dünyasına katacak zenginliğiniz olsun. Bu açıdan varsıl
olmak için çok okuyun, okuduklarınızı eleştirin, katıldığınız ve ayrıldığınız
yerleri not edin; kendinizi, duygularınızı, yazılı ve sözlü ifade edin, okuduklarınızda onayladığınız konuları
yaşamınıza geçirin, iç dünyanızla ilgilenmeyi asla bırakmayın. İkili
konuşmalarınızda kişiler üzerine konuşmaktan kaçının; olaylar ve fikirler
üzerine konuşun. Kişiler üzerinde dönen sıradan konuşmaları aşabilmeniz anlamlı
okumalar yapmanıza ve okuduklarınızı paylaşmanıza bağlıdır.
5. “Sevgi ve Saygı ” Kavramlarını İçselleştirin:
“Sevme ” kavramını birlikte vakit
geçirmenin tadına vararak içselleştirmek
aile içi huzuru besleyen önemli bir konudur. Özellikle sevdiklerinize, sevginizi
hissettirmeye gayret edin. Çocuklarınızın varlığına, onların size
bahşedilmesine sonsuz şükran içinde olun. Onlarla birlikte olmayı gerçek ve
eşsiz bir mutluluk olarak algılamalısınız. Çocuklarınızla ve ailenizle birlikte
olduğunuz her andan keyif almayı öğrenin. “Her anımdan keyif alıyorum, şimdi
burada çocuğumla-ailemle bunu yapmaktan mutluyum, bu çok büyük bir huzur
kaynağı, bu esenliğim için şükretmeliyim” cümlesini tekrar etmeniz ya da buna
benzer bir yönerge cümlesini zihninize öğütlemeniz, çocuklarınızla ya da
sevdiklerinizle birlikte olduğunuz anlardan keyif almayı öğrenmek için
yeterlidir. Anı doyasıya yaşamamının bir yolu da –kulağa her ne kadar sevimli
gelmese de- yaptığınız ve içinde bulunduğunuz o anı son kez yaşıyor
olabileceğiniz ihtimalini düşlemektir. Bu düşsel sahneler, elbette durup
dururken karamsar bir tablo çizip tadımızı kaçırmak olarak yorumlanmamalıdır. “Son
an sahnesi”ni düşlemek aksine sevdiklerimizle ve ailemizle yaşadığımız anın kadrini
kıymetini ve neşesini bize derinden
yaşatacak hissel bir tedbirdir. Bu hayali sahneler, aile içi olası
anlaşmazlık ve çatışmalar konusunda da ihtiyacımız olan “tolere etme”
becerimizi arttıracak etkili bir zihinsel motivasyondur. Kendine karşı saygılı
olmalı ve bu saygı anlayışı içinde başkalarının da varlık alanına ve kişilik
özelliklerine saygı duymalıdır. Karşımızdakinden değişmesini istemek onun
varlık alanına bir saldırıdır. Bizi “sevgi” adına değiştirmek isteyen birinin
bu isteğine ne kadar direnç gösterir ve öfkelenirsek, bu haksız isteğimiz
karşısında da aynı tepkiyle karşılaşacağımızı kestirmeliyiz. Kişinin kendi ve
sevdiklerinin gelişimine izin vermesi, bunun için fırsatlar hazırlaması “saygı
duyma” ediniminin bir sonucudur. Bir bilgiyi bilmekle, öğrenmekle o bilgiyi
içselleştirmek farklı şeylerdir. İçselleştirmek, o bilgiyi yaşamınıza katmanız
anlamındadır. Öğrendiğiniz davranış biçimiyle bütünleşmenizdir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder