ÇOCUKLARDA DERS ÇALIŞMA VE SINAV KAYGISINI GİDERME YOLLARI


Öğrencilerin en fazla rahatsızlık duyduğu konu ‘’sınava girerken heyecanlanıyorum, bütün bildiklerimi unutuyorum’’ dur. Bu ifadeler geçmişten başlayıp, geleceğe doğru sürüp gidecektir. Ancak, yazacağım hususlar dikkate alınırsa, bu kaygıların büyük ölçüde giderileceğini göreceksiniz. Neler mi yapılabilir?


Öncelikle, öğrencinin okulda yüklendiği stresin boşaltılması gerekir. Okullar genellikle tüm gün olup, öğrenciler 6-8 saat ders yapmaktalar. Çocukların okulda teneffüsleri olsada süresi kısadır, 10-15 dakikayı geçmez. Teneffüslerde yeteri kadar onları deşarj edecek etkinlik mevcut değil. Genellikle, ulaşımda servislerin kullanımıyla, hareket ve deşarj olma durumu ortadan kalkmış oluyor. Çocuk eve geldikten sonra anne ve babanın beklentisi çocuklarının hemen ders çalışmaya oturması.

Evde çocuğun yapabileceği işlere katılımı da engellenerek... Ev işlerini anne yapıyor, belki baba kısmen katılıyor. Belki yardımcı tüm işleri yapıyor, çocuk hiçbir şekilde katılmıyor. Sorumluluk alma dışında, harekette tamamen sıfırlanmış oluyor. Çocuk, kendini yormalı ki alıcı hale gelebilsin. Enerji ve stres yükünü atmalı.

Çocuk, mümkünse spora yönlendirilmeli, oyun oynamalı, çiçek bakımı yapmalı, ev işlerine yardımcı olmalı, evde egzersiz yapabilmeli, bunların dışında kendini ifade edecek, günün kızgınlıklarını dökecek şekilde kağıda karalamalar yapabilmeli. Tenha bir yerlerde bağırarak söyleyeceklerini boşaltmalı, belki evde duvarlara konuşmalı. Belki de ağlamalı. Anlatmak istediklerini istediği ve paylaşabileceği kişilere anlatmalı. Bunların dışında, gergin zamanlarda ılık duş alınabilir, sakinleştirici bitki çaylarından yararlanılabilir.

Kasları sıkma ve gevşetme egzersizleri ile ders çalıştıktan sonra gerginlik azaltılabilir. Yumrukları sıkıp, bir süre sıkılı tutup, gevşetmek ve sanki yokmuş gibi hissetmek. Derin nefes alıp, birden boşaltıp, içini boşalmış gibi hissetmek. Gövde, kol, bacak kasları içinde aynı şekilde germe ve gevşetme hareketleri yapmak 10-20 kez tekrar etmek gerekir. Vücutta rahatlama oluncaya ve duygusal olarak kendini rahat hissedinceye kadar devam edilmelidir.

Dramadan yararlanarak rahatlama çalışmaları yapabilir. Heyecansal durumların doğamızda olduğunu kabul etmek gerekir ve bu duruma olağanüstülük katmamak gerekir. Derin nefes almak, ağızda oluşabilecek kuruluk için su içmek yararlı olabilir. Bilgiye inanıp, güvenerek, herhangi olumsuz bir durum olmayacağına inanmak gerekir.
Bazen insan ilişkilerinde olumsuz tutumlardan kaynaklanan güvensizlik durumları oluşabilir. İç çatışmaları yaratan, hoş olmayan duygular yaratarak, başarısızlığa sevk eden insanlar olabilir. O zaman asıl nedeni keşfetmeye çalışmalı ve etkilerinden kendimizi uzak tutmaya çalışmalıyız. Bu da akıl yürütmekle mümkün olur.
Stres, kaygı ve olumsuz duyguları kafadan atmak gerekir. Hemen başka bir alana yönelinmelidir. Bu, durumlardan kaçmak değil; sağlıklı düşünebilmek için takılıp kalmayıp, yeni bir zemin yaratma çabasıdır.

Kişi olarak kendimizi iyi tanımalıyız. Objektif olarak özelliklerimizi, nelere kızıp nelerden hoşlandığımızı bilmeliyiz. Herkesin başarılı ya da başarısız olduğu durumlar vardır. ‘’Herkes herşeyi de başarmak zorunda değildir’’ fikrinde olmak lazım. İlgi duyarak, severek yapılacak, başarabileceğine inanılmış işlerde iyi sonuçlar alınacaktır. Kişi kendini iyi değerlendirmelidir. Sınavda ne yaptığını ya da yapamadığını bilen öğrenciler sonucu gayet iyi bir şekilde tahmin ederler.

Başkalarını oldukları gibi kabul etmek gerekir. Herkesin hassasiyetleri, duygu ve düşünceleri sizinle aynı değildir. Aynı olmasını da beklememek gerekir. Duygusal zeka kapasitesi fazla ya da anlayışsız diye nitelenen insanlarla birlikte yaşamak durumundayız. Bu nedenle karşımızdaki kişiden bizi anlaması için beklentimizi düşük tutmalıyız. Yoksa kırılırız ve bizi saatlerce ya da günlerce meşgul eder. Derse bir türlü kendimizi veremeyiz. Kendimizi masa başında ders çalışıyor olarak bilsekte, gönlümüz ve ruhumuz başka yerlerde, bir şeyler düşünüp, muhasebesini yapıyor olabilir.
Sosyal hayatın içinde olmaya çalışmalıyız. Bir tarafa itilmiş, reddedilmiş hissine kapılmamak gerekir. Ancak, burada da herşeyde olduğu gibi denge içinde olmakta yarar var. Sosyal ilişkilerde hep kendisini ortaya koyan çevresindekileri hiçe sayan bir tutum içindede olmamak gerekir. Zaten bu tür tavır içinde olmak ta kabul görmeyecektir. Çok içine kapanık olmak ta deşarj yollarımızdan birisini kapatır. Arkadaşlıklara ve paylaşımcı olmaya önem vermek gerekir. Bazen, bir şeylerimizi kendisini en yakın bulduğumuz arkadaşımıza anlatırız.

Kendimizi bazen güçsüz, hiç bir şeyden zevk almayan, istek duymayan şekilde hissedebiliriz. Hemen bu duruma kapılıp kendimizi koyuvermeden, geçici olacağını düşünüp, akılcı olmalı, kendimizi, istemesekte bir şeylerle uğraşmaya yönlendirmeliyiz.
Bazen problemlerimizin üstesinden gelmekte zorlanırız ve ne yapacağımızı hangisini halledebileceğimizi düşünür, kalırız. Böyle durumlarda önce ruh halimize göre bunları sıralamayı bilmeliyiz. Kendimizi güçlü gördüğümüz durumlarda en zor olandan başlayabiliriz. İsteksiz ve güçsüz hissettiğimiz durumlarda ise en kolayından başlayabiliriz.

Problemleri gözümüzde büyütmeden önce parçalara ayırıp, küçültmeliyiz. Sırayla birini başarıp, diğerine geçebiliriz. Kafamızı uzun süre problemlerimizle meşgul etmemeliyiz. Ayrıca problemlerimizi çözdükçe kendimize güvenimiz gelir, problem çözme becerilerimiz artar. Problem çözerken aciliyet sırası da önemlidir, iyi bir planlama yapılmalıdır. Öncelik sırasını acil olana vererek diğerlerini de küçük parçalar halinde sıraya koymalıyız.

Problem durumlara değişik bakış açıları ile bakmak ta önemlidir. Belki kendimiz problem haline getiriyoruzdur. Ders çalışmamızı isteyen anne ve babamızın amaçları, problem yaratmak değildir. Gece geç yatmak isteyen çocuklar ve gençler, ailelerinden erken uyumaları için uyarı alırlar. Bu, problem haline getirilir. Gerçekçi düşünüldüğünde bakış açımızın yanlış olduğunu aslında ailemizin bizim için iyi olanı düşündüğünü görürüz. Dolayısıyla onlara karşı duyduğumuz olumsuz duyguların değiştiğini farkederiz.
Kendimizin çözemediği problemler de olabilir. Çünkü tüm problemlerde değişkenlik söz konusu. Hepsi hemen çözülebilir boyutlarda olmayabilir. Özellikleri, bizi etkileme durumları farklı olabilir. Bazı durumlarda içinden çıkamayız. Böyle durumlarda ise yardım almaktan çekinilmemelidir. Okullarda rehberlik servislerinden yararlanılabilir, etkin çalışan okul rehberlik ve danışmanlık servisleri olabilir. Yeteri kadar yardım alınamıyorsa, ya da tercihe göre dışarıdan bir uzman desteği alınabilir.

Bunların dışında dinlenme ve eğlenmeye ayrılan zamanın enerji toplamak için olduğunu da unutmamak gerekir. Gereksiz görülmemeli, ancak iyi bir planlama yapılmalıdır. Süreler uygun ölçülerde olmalı, derse ayrılan sürenin çok önüne çıkmamalıdır. Yetersiz olup, motivasyon oluşturamayacak düzeyde de olmamalıdır. Sadece derslerle ilgilenmek, bıkkınlık yaratır, öğrenci kendini yorgun, isteksiz hisseder.
Derslere karşı belki de içinde nefret duygusu uyanır. Kültürel etkinlikler takip edilebilir, sinema, tiyatro gibi etkinliklere yönelinebilir. Enstruman çalma, öykü, şiir yazma vb. Etkinliklerle beden ve ruh dinlendirilir. Planlama için öğrenci ve ailesi birlikte çalışabilirler, ya da uzmandan destek alabilirler.

Yetişkinlerde olduğu gibi bazı zamanlar öğrenciler de herhangi birşeyle meşgul olmak istemeyebilirler. Her zaman olmadığında onlara da hak vermek gerekir. Çocuklarımızın duygulardan yoksun olmadığını unutmamamız gerekir. Otomatik makina gibi hiç durmadan çalışılmasının mümkün olmadığını düşünmek gerekir.

Ders çalışma isteğinin beslenme ile de ilişkisini unutmamak gerekir. Ağır bir beslenme ile çocuk ve gençlerde metabolizmanın çalışması da hızlanır. Sindirim sisteminin çalışması ile vücuda ağırlık duygusu gelir. Yorgunluk ve uyku isteğinin oluşması derse karşı isteksizlik meydana getirir. Yapılması gereken, normal beslenme koşullarını sağlayarak aşırıya gitmemektir.

Oksijeni bol bir ortamda çalışılması, öğrenmeyi kolaylaştırır. Odanın iyi havalandırılmış olması, nem durumunun uygun şekilde sağlanmış olmasına dikkat edilmelidir.
Televizyon, bilgisayar, internet; öğrencilerin ders molalarında bile kullanmamaları gereken araçlardır. Yaş seviyesine dikkat edilerek, haftada belli bir gün belli bir dizi program dahilinde izlenebilir. Belki öğrenci için bu ödül olarak planlanabilir. İnternet, öğrencileri en çok meşgul eden araçlardandır. Bağımlılık olmamasına özen göstermek ve ihtiyaç için kullanılmasının önemine dikkat çekmek gerekir. Her aracın kullanımında kötüye kullanım olabileceğini düşünmek ve gereken önlemleri almak gerekir.
Öğrencilere otokontrol mekanizmasını kazandırabilmek; en iyi ve sürekli yarar sağlayabilecek bir pozisyondur. Bilgisayar oyunlarında kazanma duygusu, çocukların oyunlara bağımlı hale gelmesinde en büyük etkendir. Öğrencilerin kazanmadaki hazları derslere aktarılabilirse bilgisayar oyunları yerini büyük ölçüde derslere bırakabilecektir. Çok kolay değildir, ancak; ebeveyninde sürekli ve tutarlı tutumlarıyla, uzman desteği ile çözüm bulunacaktır.

Ebeveyn tutumları, öğrencinin ders çalışması ile ilişkilidir. Ebeveynin ortak tutum içinde olması ve eğitime verilen önem öğrenciyi güdüleyecektir. Bazen, öğrencinin kişilik yapısı ile ailenin tutumları ters orantılı da olabilir. Ailenin engelleri ile karşılaşan öğrencilerde, okumaya ve eğitim almaya özel ve kuvvetli bir istek duyulduğu da görülebilir. Öğrencinin zarar göreceği tutum anne-babanın ortak tutum içinde olmadığı, birinin diğerinin fikirlerini küçümsediği tutumdur.

Öğrenciyi ders kitaplarına boğarak, gözünü korkutmak ta zararlıdır. Öğrencinin kapasitesine göre yardımcı ders kitapları alınmalıdır. Alınan yardımcı kitaplar, konular ile paralel olarak, belirli bir tempoda çalışılarak değerlendirilmelidir.

Öğrenciler, ertesi gün girecekleri dersler için hazırlıklı olmalı, ön bir çalışma yapmadan okula gitmemelidir. Bu şekilde sınıfta ders işlenirken kopukluk olması engellenmiş olur. Aynı şekilde, o gün görülen ders ; akşam mutlaka tekrarlanmalıdır. Yapılması gereken alıştırmalar, ödevler, egzersizler yapılmalıdır.

Öğretmenlere gereken önem verilmeli, öğrencilerin yanında öğretmen eğitim sistemi, kişilik yapısı vs. Yönlerinden eleştirilmemeli, öğrencinin gözünde küçültülmemeli. Öğrenci, değer verilmeyen öğretmenin dersine gereken ilgiyi göstermez ve zararı kendisinedir. Genellikle ilköğretim çağında öğretmen önemli iken, buluğ çağlarının yaşandığı dönem olan lise eğitiminde öğretmenlere eleştirel bir tutum mevcuttur. Hatta, bazı aileler tarafından, özel kurumlarda çalışan öğretmen; satın alınmış muamelesi görmektedir.

Evde huzurlu bir ortam sağlanmalı, tartışma ve kavga ortamından uzak olunmalıdır. Evde yaşanan stres ve gerginlik, sadece bu süre için geçerli olmayıp, etkileri birkaç gün sürebilmektedir. Bu süreç te derslerde kopukluk yaşamak için yeterlidir. Derslerde kopma yaşayan öğrencinin istekle ders çalışması mümkün olmamaktadır.
Sınavlarda kaygı yaşamak, genellikle kendini yeteri kadar hazırlıklı görmemekle alakalıdır. Sınavlarda hiçbir stres yaşamamak normal sayılamaz. Mutlaka az da olsa kaygı yaşanmalıdır. Kaygı yaşamamak, dersle ilgili hiç bir şey hissedilmediğini gösterir. Yani öğrenci yeteri kadar hazırlık yapmamıştır.

Bazen öğrencilerin çalışması bilgi düzeyinde kalmıştır. Kavrama ve uygulama düzeyine geçilememiştir. Bu da konuların ezberlendiğini gösterir. Sınavda aynı soru çıkmazsa öğrenci başarılı olamaz. Belki, ilk sözcüğünün, ilk işleminin hatırlatılması gerekir ki öğrenci soruyu doğru yanıtlayabilsin.

Öğrencinin odasında ilgisini dağıtacak poster, resim vb. Bulunmamalı ya da ölçülü, belli bir kısımda bulunabilir. Sade bir dekorasyon tercih edilmelidir. Duvarların rengi sarı olarak düşünülmeli, odanın tertipli olması sağlanmalıdır.

Öğrencinin odasında bilgisayar, cep telefonu bulundurulmamalıdır. Müzik dinleme genellikle ders çalışma dışında yapılmalıdır.

Öğrencinin sağlık durumu, süreğen hastalıkları da çalışmayı engelleyen durumlardandır ve sağlığın iyi olmasına dikkat edilmelidir. Özellikle alerjik çocuklarda sağlığa özel olarak önem verilmeli ve gereken önlemler alınmalıdır.
Ders çalışırken önemli kısımların kitaplarda altları çizilmeli ve belirlenmelidir. Bu, tekrarlarda kullanılacaktır.

Öğrencilerin ders çalışmaları hususunda sorun yaşanıyorsa uzmanlardan yardım alınmalıdır. Ailenin yardımcı olmaya çalışması sorunun boyutlarını daha da büyütecektir. Çocuğun ya da gencin ailesi ile ilişkilerini zedeleyecektir.

ÖZNUR SİMAV

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder