AİLE, ÇOCUK VE İLETİŞİM





            Çocuğun okuldaki başarısı büyük oranda aileye bağlıdır. Ailenin içinde bulunduğu çevrede çocuğun başarısında etkili bir unsurdur. Fakat, çevreyi de oluşturacak olan yine anne ve babaların çocukları üzerindeki eğitime verdikleri önem olacaktır.
            Ailenin çocuk ile kurduğu sağlıklı iletişim çocuğun istikrarlı yetişmesine zemin hazırlayacaktır. Çocukla kurulacak sağlıklı iletişim ancak onun güvenini kazanmakla olur. Çocuğun hatalarını yüzüne vurmak hiçbir şey ifade etmeyecektir. Oysa onunla güzelce konuşmak, yanlışı doğruya ona izah etmek isabetli bir davranıştır. İnanınız ki, çocuk sizin konuşmalarınızı anlayacak ve zamanla ayrı olumsuz davranışlarını tekrar etmeyecektir, ama siz de buna uygun zemin oluşturmalısınız.
            Siz hiç, “Bir daha yaramazlık yapma denilen çocuğun bir daha yaramazlık yapmadığına şahit oldunuz mu? Büyük bir ihtimalle hayır! Çünkü çocuk için eğer sağlıklı bir ortam hazırlanmamışsa, yani yapılmaması istenilen davranışların gerçekten tekrar edilmemesini sağlayacak ortam oluşturulmamışsa, çocuğa “yapma!” “Dokunma!” “Bir daha böyle davranma!” gibi uyarılar fayda vermez.  
            Devamlı olarak çocuğun problemlerine yönelinmemelidir. Evet, çocuk yerine göre küçük yaramazlıklar da yapacaktır, çünkü hepimiz çocuk olduk. Önemli olan çocuğun temel ahlak ilkeleri çerçevesinde, iyi bir iletişimle yetiştirilmesidir. Değilse, sürekli onun hatalarını bulup, ona bağırmak son derece sağlıksız bir çıkıştır.
           
                                   ÇOCUĞUN BAŞARISI ANNE-BABAYA BAĞLI!           

6-12 yaş arasındaki çocukların başarılarında aile ortamları büyük rol oynamaktadır. 7 yaşındaki bir çocuk, 6 yaştan itibaren nasıl yetiştirilmeye çalışılırsa genellikle diğer yaşlarda da öyle şekilleniyor.
            Çocuğa kazandırılacak olan “ders çalışma becerileri” öncelikle aile içerisinde başlar. Okula yeni başlayan öğrencinin gelecekteki başarılarını büyük ölçüde etkileyen okul mekanı da çocuktaki ders çalışma becerilerini gelişmesinde önemli bir mekandır. Ancak tam bu sürçlerde anne-babaların çocuklarını yalnız bırakmamaları ve ders çalışma becerilerinin geliştirilmesi hakkında bilgi sahibi olmaları gerekiyor.      
            Çocukla birlikte zaman geçirmek, çocuğa karşı kararlı ve tutarlı olmak, tutabileceğiniz sözler vermek, çocuğa, ona önem verildiğini gösterecek şekilde davranmak, çocuğun hissettikleri konusunda hassas olmak, onun gayretlerinin farkına varıp taktir etmek, yaşadığı zorluklara yaklaşmada esnek ve hoşgörülü olmak, çocuğu olduğu gibi kabul , çözüm yolları aramak onun başarısına önemli oranda katık sağlayacaktır.
            Çocuğunuzu ne kadar kaliteli okula gönderseniz de, yine her şey ana-baba olarak sizde bitiyor.
            Günümüzde birçok evde Televizyon, adeta çocuk bakıcısı gibi ilgi görüyor. Oysa ne kadar aldatıcı ve sinsi bir bakıcıyla karşı karşıya çocuk. 7 yaşlarındaki çocuğunuza kesinlikle kontrolsüz TV izlettirmeyin. Sizin kontrolünüz dışındaki bir televizyon çocuk için tehlikeli bir canavardır.
            Çocukların eğitiminden televizyon değil, siz sorumlusunuz. Çocuğunuzu özellikle şiddet içeren filmlerden uzak tutun.
            Çocuk mutlaka ki televizyon izleyecektir, ama bu sizin kontrolünüzde olursa bilakis faydaya da dönüşür.
            Televizyonu kontrol adlında tutmak nedir, ve nasıl sağlanır?
            Televizyonu kontrol atında tutmak çocuğu televizyonla tek başına bırakmamaktır. Çünkü o an kanallarda nelerin gösterildiğini, hangi filmlerin, hangi programların olduğunu bilmiyorsunuz. Televizyon programlarını çocuğunuzla birlikte izleyip, onun yorum yapmasını sağlamanız en güzel yoldur.
            Çocuğun televizyon sebebiyle geç yatma alışkanlığı kazanmış olması gibi bir durum faciadır. Bu duruma asla izin vermeyiniz. “Uyusun da büyüsün” denilen ninni sözleri boşuna söylenmiş değil. Çünkü büyüme hormonu gece uykuda salgılanır. Geç yatan çocuklar sağlıksız olurlar. 7ile 12 yaş arasındaki çocuklar kışın en geç saat 21’de yazın ise saat 22’de yatmalıdırlar.
           
                                   İşte Size Çocuk İletişimiyle İlgili…
                                   GÜZEL BİR ÖYKÜ

            Yaşlı bir adam emekli olunca sakin bir kente yerleşir. Emekliliğin keyfini yaşamak ister. Ancak eve yerleşmesini ertesi günü, uykusunun en tatlı yerinde sabahın erken saatlerinde büyük bir gürültü ile uyanır. Çıkan gürültüye bir anlam veremez. Aynı gürültü öğle vakitleri de gerçekleşir. Dışarı çıktığında birkaç öğrencinin kutulara vurarak her sabah okula gidişte ve her öğlen eve dönüşte bu sokaktan gürültü yaparak geçtiklerini görür.
            Bu çekilmez gürültü günlere devam eder. Kurnaz yaşlı buna bir önlem almayı düşünür.
            Ertesi gün çocuklar aynı gürültüyle geçerken, yaşlı adam kapının önüne çıkar, çocukları durdurarak şöyle der:
-          Çok tatlı çocuklarsınız. Çok da güzel eğleniyorsunuz. Her sabah konuşmalarınız bana büyük zevk veriyor. Eğer her gün aynı saatte buradan geçerseniz size birer milyon vereceğim.
Çocuklar bu teklifi duyunca şaşırır ve birbirlerine bakarak başlarını kaşırlar. Hoşlarına gider
ve kabul edip, “Tamam dede!” derler.
Yaşlı adam böylece birkaç gün boyunca çocuklara birer milyon verir. Fakat daha sonraki
günler çocukların önüne çıkarak şunları söyler:
-          Çocuklar, yaşadığımız enflasyon beni de etkilemeye başladı. Bu nedenle bundan sonra size vereceğim paranın ancak yarısını verebilirim.
Çocuklar bu tekliften pek hoşlanmadılar. İstemeye istemeye “Tamam!” dediler ve her sabah
her öğlen bu sokaktan geçmeye devam ettiler.
            Bir gün sonra yaşlı adam çocukların yine önüne geçerek şöyle dedi:
-          Çocuklar, gerçekten sıkıntıdayım. Size paranın yarısını vereceğim, olur mu?
Çocuklar bu teklif karşısında suratlarını astı, “Ee dede! Biz de her sabah sizin için buradan geçiyoruz, ama siz  gittikçe paramızı azaltıyorsunuz. Artık buradan geçmeyeceğiz işte.”
            Yaşlı adamında istediği buydu zaten. Ellerini ovuşturarak şöyle mırıldandı:
-          Birkaç gün uğraştım, ama emekliliğime kadar rahat edeceğim.


Çocuklarınız İçin Manevi İnancın Önemi Büyüktür… Ancak!... Aşağıdaki İletişime Dikkat!..
                  BU HİKAYEYE DİKKAT!


            Baba-oğul göl kenarına gelince, oltayı göle atıp otele döndüler. Bir saat sonra oltaya balık takılıp takılmadığını görmek için göle gittikleri vakit, dört beş balığın takıldığını gördüler. Çocuk, “Ben, balıkların oltaya takılacaklarını biliyordum” dedi.
            Babası sordu: “Nereden biliyordun?”
            “Dua ettim de onun için!” dedi çocuk. 
            Oltayı yeniden hazırladılar ve yemek için otele gittiler. Yemekten sonra göle gittikleri vakit, yine birkaç balığın yakalandığını gördüler. Çocuk, “Böyle olacağını biliyordum!” dedi.
            Babası sordu: “Nereden biliyordun?”
            Çocuk, “Dua ettim de onun için” dedi.
            Baba-oğul, oltayı tekrar göle attı ve otele geri döndüler. Yatmadan önce, göle gidip oltaya baktıkları vakit, bu defa bir tek bağlını bile oltaya takımadığını gördüler. Çocuk, “Ben oltaya balık gelmeyeceğini biliyordum” dedi.
            Babası sordu: “Nereden biliyordun?”
            Çocuk, “Dua etmedim de onun için” dedi. Babasının niye dua etmediğini sorması üzerine, çocuk şu cevabı verdi:

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder