“Bu devirde dürüst olma,
kaybedersin”, “Köprüden geçene kadar ayıya dayı de” , “Kurnaz ol” , “Para
getiren meslek sahibi ol oğlum” , “Aptallar olmasa kurnazlar nasıl geçinecek” ,
“Kimseye güvenme” , “Din de para olmuş iman da” , “Adamına göre fiyat
çekeceksin” , “Yağlı müşteri” , “Kazan da, nasıl kazanırsan kazan” , “Bu ülkeyi
sen mi kurtaracaksın” , “Para için her yol mubahtır” , “Dostluk ayrı ticaret
ayrı” , “Kendini kullandırtma” , “Kısa yoldan köşeyi döneceksin” , “Acıma
acınacak hale düşersin” , “Baban dahi olsa güvenme” , “Para için anasını satar”
, “Ekmek elden su gölden” , “İyilikten maraz doğar” , “Herkese şapur şupur bize
yarabbi şükür” , “Ayağını kaydırmak” , “Okuyup da adam mı olacaksın, okuyanlar
sürünüyor” , “Boş ver dürüstlüğü, erdemliği hayatını yaşa”.
Çocuğun kendisini kontrol altına
almasını sağlamak için toplumları yönlendiren sinsi sözlerin farkında olmak
gerekir. Toplumda yaygın hâle gelip, neredeyse kabul görmüş sinsi sözler nesli
bitirir, çürütür, yok eder. Çünkü sözlerdir insanlara yön veren.
“Bu devirde dürüst olma,
kaybedersin” sözü o kadar yaygınlaştı ki, herkes bunun böyle olduğuna inanır
oldu. Oysa dürüst olmayan da dürüst olan da yanındaki çalışanın dürüst olmasını
ister.
Sahtekârlıktan trilyonları
kazanmış bir insan açacağı fabrikanın başına sahtekâr müdür mü getirir dürüst
müdür mü? Seminer verdiğim birçok yerde gerek büyüklerin gerekse öğrencilerin
%90’ı bu soruya, “Sahtekâr müdür getirir” diye cevap verdi. Bu durum maalesef
toplumumuzun manzarasını gösteriyor. Çünkü sahtekâr bir iş adamı dahi işlerinin
başına dürüst müdür getirmek ister. Şu halde, dürüstlük her zaman kıymetlidir.
Dürüst olmak gerekir, fakat saf
olmamak lâzım. Kişiler saflıklarından veya ihtiraslarından dolayı
kaybettiklerinde sanki dürüstlüklerinden kaybetmişler gibi, “Bu devirde dürüst
olmayacaksın kardeşim” derler.
Kimi saflar vardır ki aslında
fırsat bulamazlar veya beceremezler, fırsat bulsalar veya becerseler
sahtekârlığa müsait olabiliyorlar. İşte bunun gibiler “Bu devirde dürüst
olmayacaksın” diye dert yanıp, genç
Saflık sanki temizlik, paklık,
iyi yüreklilikmiş gibi yer etmiş yıllardır toplumuzda. Oysa saflık cehalettir,
okumamadır, bilgisizlik ve tecrübesizliktir. Sizin tanıdığınız saf biri ona
gösterdiğiniz müsamahadan dolayı, bir gün işyerinizin arka tarafına veya
evinize bir şekilde girerek size, “Ceeeeh!” yapmak istemiştir. Siz de onun gibi
saf olmayıp, empatide bulunamadığınız için kötüye yorarsınız, durumu ciddiye
alırsınız. Nasıl mı? Ona hırsız veya sapık muamelesi yaparsınız. Pek de haksız
sayılmazsınız. Peki söylemek istediğimiz şey ne? Söylemek istediğimiz şey şu:
Küçük şaka gibi görünen bu durumlar büyük olaylara sebep olabilir, örneğin
panikle sizin aşırı şüphelenip o kişiyi tutuklamanız, öfkelenmeniz… Netice
itibariyle çocuğunuzun saf yetişmemesine dikkat etmemelisiniz. Bir de saf
insanlara dikkat edip mesafe koyma gerekliliğidir. Zira sizin onları hafife
alıp, ciddiye almamanızdan dolayı, sizden duyduğu gördüğü her şeyi yerli yersiz
anlatırlar, bunun dedikodu olduğunun farkında da olmazlar.
Çocuklarımıza dürüst olmaları
gerektiğini fakat saf olmamalarını öğütlememiz gerekir.
Çocuğu baştan çıkaran sözlerin
yanlışlığını onlara mantıklı ve güzelce açıklarken köprüyü geçmenin kendi
toplumunun bireylerini ayı yapması gerekmediğini izah etmeli. “Kimseye güvenme”
, “Herkes kötü oldu” , “Acıma, acınacak hale düşersin” , “İyilikten maraz
doğar” , “Baban dahi olsa güvenme” , “Dostluk ayrı ticaret ayrı” tarzındaki
facia sözler toplumu çözer, yeni nesilleri birbirine düşman kılar. Bunun
altında ne başarı aramak gerekir ne de başka bir şey.
ÇOCUĞU BİLGE YAPAN İLAÇ GİBİ SÖZLER
“Ekmeğini taştan çıkar” , “İşçinin hakkını
alnının teri kurumadan ver” , “Ekmeksiz yemek olmaz” , “Kısa yoldan köşeyi
dönmek isteyenler bir köşede tokuşurlar” , “Giyim kuşamına göre ağırlanırsın,
karakter ve kişiliğine göre uğurlanırsın” , “Yardım kötülüğün kapısını örter” ,
“Kendin için istemediğini başkası içinde isteme” , “Anne babana nasıl
davranırsan çocuğundan aynısını görürsün” , “Adaletin gözyaşları yetimin
gözyaşları gibidir” , “Gece karanlığında dökeceğiniz gözyaşları gündüze
serpeceğiniz bereket tohumlarıdır”
Güzel söz ve konuşmalar ıtır
bahçesindeki mis kokular gibidir. Çocuğu denetim altında tutmaktansa ona
davranışlarını nasıl denetim altına alacağını öğretmeli. Bilge bir davranış
başarıda bir basamaktır.
Düşüncenin gücü sözleri yarattı,
sözler ise davranışlar… Düşüncenin gücünde başarı parayla ölçülmez. Eğer bu
aşılanırsa çocuğun davranışları da bu doğrultuda olur. Elbette ki başarı
parayla ölçülmez, ve de saygınlık değildir. Öyle olsaydı bugün en çok para
kazanan silah kaçakçıları, esrar tüccarları başarılı ve saygın kabul edilirdi.
“Adam üçkağıtçı, vicdansız ama helâl olsun parayı kazanmasını bilmiş, çuvalla
parası var” gibi anlayışsız sözler insanımızı ve çocuklarımızı öyle baltalıyor
ki kimse bunun farkında değil.
Anne
Babanın Bilmesi Gereken Çocuğun Davranış Şekilleri Var Mıdır? Nelerdir?
Çocuğun davranış şekilleri
olumlu ya da olumsuz durum ve mekânlara göre farklılık göstermektedir. Anne
babalar çocuğun bu davranış şekillerini bilmeliler; zaman zaman çocukta görülen
davranış şekillerinin bazılarını fark etmelilerdir.
v Olumlu
olumsuz davranışlar
v Genel
davranışlar
v Kendincil
davranışlar
v Toplumsal
davranışlar
v Duygusal
davranışlar
v Yansız
davranışlar
v Vicdani
davranışlar
v Psikotik
davranışlar
v Manevi
davranışlar
OLUMLU OLUMSUZ DAVRANIŞLAR
OLUMLU
|
OLUMSUZ
|
Sabırlı, atılgan,
azimli
|
Hareketsiz, pasif, dayanıksız
|
Vicdanlı, sempatik,
iyimser
|
Umarsız, kötümser, katı
|
Edepli, saygılı,
nazik
|
Kaba, bencil, sendeci
|
İradeli, zeki, güvenilir
|
Zayıf, saf, hain
|
Samimi, titiz,
hoşgörülü
|
Pazarlıklı, vurdumduymaz,
alıngan
|
Neşeli, sosyal,
girgin
|
Dingin, kapanık, uyumsuz
|
İyi kalpli, sorumlu,
çalışkan
|
Kötü, sorumsuz, tembel
|
Fedakâr,
hakkaniyetli, eli bol
|
Umursamaz, adaletsiz, cimri
|
GENEL DAVRANIŞLAR
Coşkulu, ihtiyatlı,
verimli, cesaretli
Hızlı, ağır, sürekli,
kısık, konuşkan
Dikkatli, hızlı
canlı, ciddi, lakayt
Ölçülü, taşkın,
telaşlı, dakik, dağınık
Girişken, çekingen,
kaçınma, cesaretli
Yetenekli, durgun,
güçlü, özgün
KENDİNCİL DAVRANIŞLAR
Olumlu Kendincil
|
Olumsuz Kendincil
|
İç sorgulama
|
Duyarsız kalma
|
Vicdanlılık
|
Merhametsizlik
|
Davranışlarını
gözleme
|
Yanlış
|
TOPLUMSAL DAVRANIŞLAR
Olumlu Sosyalleşme
|
Olumsuz Sosyalleşme
|
Özgüven
|
Kişilik korkusu
|
Ön plana çıkma
|
Sıkılganlık
|
Dost kalabalığı
|
Dost ihtiyacı
|
DUYGUSAL DAVRANIŞLAR
Olumlu Duygusallık
|
Olumsuz Duygusallık
|
Yaşam sevgisi
|
Keder
|
Canlılık
|
Karamsarlık
|
İyi hissetme
|
Sıkıntı
|
Hayat kurma
|
Beklentisizlik
|
YANSIZ DAVRANIŞLAR
Olumlu Yansızlık
|
Olumsuz Yansızlık
|
Duyarlılık
|
Tarafgirlik
|
Arkadaşlık içtenliği
|
Tek taraflılık
|
VİCDANİ DAVRANIŞLAR
Arkadaş Sevgisi
Kardeş Sevgisi
Anne Baba Sevgisi
Sadaka Bilinci
Hakkına Razı Olma
Yardım Etme Coşkusu
PSİKOTİK DAVRANIŞLAR
Sessiz ağlamalar
Anne babaya aşırı
bağlılık
Aileden birini
kaybetme korkusu
Yersiz korku ve
tedirginlik
MANEVİ DAVRANIŞLAR
Dua sevgisi
Dede ve nineyle olma
isteği
Anne
Baba Olarak Çocuğun Ayıplarını Alaysı Bir Şekilde Aile İçinde Konuşmak Doğru
Mudur? Bu Durum Çocuğun Başarısını Nasıl Etkiler?
Çocuğa
özgüven kazandırmanın yanı sıra, bu özgüvene saygıda önemlidir. Özgüveninin
devamlılığı anne babanın çocuğa aile ve akraba çevresinde saygı duymasına
bağlıdır. Eğer çocuğunuz samimi ve içtenlikle sorular sorarsa şaşırmadan
cevaplayın. Unutmayınız ki siz ansiklopedi değilsiniz, tüm soruların
cevaplarını bilmeniz mümkün değil, bilmediğiniz soruları saklamayın. Çocuklar
genelde pek teşekkürde bulunmazlar, onlar alacakları cevaba bakarlar, fakat
orta vadede anne baba olarak sizler güvenlerini kazanırsınız.
Çocuklar size
tekrar tekrar başvuruyorsa bu sarsılmaz güvenin göstergesidir. Çocuğunun
başarısını isteyen her anne baba onlara sarsılmaz bir güven vermek zorundalar.
Çok küçük yaşlarda (4,5) onların anlattıklarına gülüp geçiyordunuz, ve belki
tepki de gösteriyordunuz; hatta akrabalar içinde bu durum alay konusu oluyordu.
Çocuk bu yaşlarda olan bitenin farkında değildir. Ancak 6 ile 13 yaş arası
çocuklar alay edilmenin farkında olurlar, ve bu durum onların başarılarını son
derece olumsuz etkileyeceği gibi, ileriki sosyal hayatında da tamir edilmez
yaralar açar. Bir çocuğu kahkahalar eşliğinde aile içinde alay konusu yaparken,
çocuk bu duruma şahit olursa intikamcı ve nefret duygusuyla yetişebilir. Karşı
tarafın (anne baba), kendi güvenini açık ettiğini gören çocuk aileye bir daha
güvenmez. Bu da onun yalnız kalması demektir. Hangi anne baba çocuğunun yalnız
kalmasını arzu eder.
Çocuğun Kendisine Ciddi Gelen Komiklikleri Karşısında Anne Babanın Ne Yapması
Gerekiyor?
ü Yüreklendirici Olun → Çocuğun
başarısında en büyük iş ona değer vermek, onu
cesaretlendirmek olacaktır. Alay malzemesi olan davranış ve
özellikle soruları karşısında anne babanın, “Aferin, aklına takılanı sor,
bunlar önemli sorular” diye karşılık vermesi pozitif yaklaşımdır.
ü Sabırlı Olun → Sözlerini bitirene kadar
onları dinleyin. Anne baba çocuk için modeldir, size
benzemeye çalışırlar, sizin yaptıklarınızı taklit ederler.
Bu yüzden öncelikle konuşma adabına örnek olmalısınız. Eğer gerçekten zamanınız
yoksa bunu açıkça söylemenizde sakınca olmaz. Fakat 5 dakika da olsa sabırla
çocuğu dinlemeniz onun için çok önemlidir.
ü Çocuğun Güvenine İhanet Etmeyin → Çocuk
size güvenmek zorunda, siz de bu güveni
vermek zorundasınız. Bir kısım anne baba farkında olmadan
çocuğuna ihanet eder. Söz verip sözünde durmamakla, çocuğu aşağılamakla, çocuğu
konuşturmamakla, onunla alay etmekle çocuğun size olan güvenini sarsmış
olursunuz. Çocuk kendince gizli saydığı sırlarını anne baba olarak sizinle
paylaşmıştır, fakat siz bunları hafife alıp amcalar, teyzeler, dayılar arasında
şaka konusu yaparsanız, henüz o yaşta çocuğun kendisine ve başkalarına olan
güvenini dumura uğratmış olursunuz.
Yıllar önce
ortaokullu bir öğrencim vardı. Ona, “Peki sen bunları anne babana anlatıyor
musun, onların fikirlerini almıyor musun? Çünkü anlattığın şey özellikle direkt
anne babanla konuşup çözebileceğin şeyler” demiştim. Öğrenci şu cevabı
vermişti:
“Anlatıyorum
ama, gülüyorlar hocam. Başka zamanlarda anlattığım sorunları kendi aralarında
gülerek konuşuyorlar. Mesela teyzemin evine artık gitmiyorum. Onlar da eve
geldiği zaman çıkıp gitmek istiyorum”
ü Çocuk Sormuyor Olsa Da Anne Baba Olarak
Zaman Zaman Konuyu Siz Açın → Bazı
çocuklar pek meraklı olmazlar. Çocuk yetiştirmede bir sorun da
çocukta merak uyandırabilmektir. O sormuyorsa siz bazı temel sosyal bilimler
konusu hakkında çocuğu sohbet ortamına çekmelisiniz. Böylece hem diyaloğu
gelişir, hem de bilgi sahibi olur. Unutmayınız bilgi altın gibidir, ama altın
ne kadar nerede ve nasıl insan lehine kullanılıyorsa bilgi de öyledir, ancak
kullanmasını bildiğiniz sürece işe yarar. Soysal ve bilimsel konulardan
bahsederken noktayı mutlaka ahlâk ve bilgelikle koyun. Zira bilgi bilgelik
gerektirir, bilge olmayan bilgi ifadesiz ve içi boştur; insanoğlunun teknolojik
gelişmelerden önce huzura ihtiyacı vardır. Huzursuzluk yaratan bilgi,
bilgeleştirilmemiş bilgidir, yılan zehri tehlikeli bilinir ama bazı
hastalıklara ilaç gibidir; bilgi de ilaç haline getirilmezse zehirleşebilir.
Öğrenen bir
çocuk öğrendiklerinin hayatının her safhasında anlam ve değerini görmelidir.
Aksi takdirde öğrencinin öğrenmeye ve bilgiye karşı olan isteği çöker.
Çocukların bir çocuğunun matematik dersinden hoşlanmamalarının sebebi budur.
Dışa dönük matematik güdüsü yerine içe dönük, sadece dört duvar arasında kalan
sınıf matematiği veriliyor. Anne babalar kendi gayretleriyle öğretmenle de
yapacağı işbirliği neticesinde bu sorunu aşmaya çalışmalılar.
Bunun gibi
çocuğun alay konusu olması yerine bilakis bir cevherin işlenişi gibi gayet
muntazam işlenmesi gerekir. Henüz bu konulara (aile içi alay) takılmışken, çocuktan
nasıl gerçek anlamda dışa dönük başarı beklenebilir?
Ünlü Alman
eğitimci Salzman’ın ailesi olgun, erdemli ve makul insanlardı. Salzman’ın
babası bilge, maneviyata önem veren bir insandı. Onun bu hâli Salzman’ın yüce
değerler ışığında yetişmesini sağladı.
Salzman
anne babalara örnek olacak şu ifadeleri kullanıyor:
“Anne
babamdan çok şeyler aldım. Onlar bende Yüce Allah sevgisi oluşturdular. Babamın
annemin kalbime attığı bu tohum, bu samimi erdem ışığı bende daima iyiye, daima
şefkate bağlı bir his yarattı. Seneler geçtikçe ben, ruhumdaki bu büyük
düşüncelerin himayesine sığınarak saadetin ne olduğunu, huzur ve başarının ne
olduğunu anladım. Bütün saadet ve huzurumu, başarımı, daima iyiyi, daima
şefkati ve daima Yüce Allah’ı düşünerek kazandım.”
Çocuk Eğit Blog
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder