Çocuk Gelişiminde Oyunun Önemi




            İçinde bulunduğu yaş aralığına ve toplumsal rolüne göre, insanların öncelikleri farklılaşır. Yaşımız ilerleyip aldığımız roller çeşitlendikçe önceliklerimiz de artar.


            Bir lise öğrencisi için temel öncelik üniversite sınavı; yeni mezun bir üniversite öğrencisi için mesleğini istediği şekilde icra edebilmesi, hayatının geri kalanını paylaşabileceği biriyle karşılaşması, bir anne için evi, eşi, çocukları; bir baba için ailesi, işi...

            Bir çocuğun ise temel önceliği oyundur.

            Oyun, çocuğun en önemli gündemi, dahası tek uğraşıdır. Bir çocuğu oyununun başından kaldırmak, bir anneye, sen bugün çocuklarına yemek yapma, demekten pek de farklı değildir. Çocuk için oyun başlanması ve bitirilmesi gereken bir iştir.

            Biz yetişkinlerin ise çocuğun bu uğraşısını ciddiye almamız gerekmektedir. Aslında bu, çocuk için önemli olduğu kadar ebeveynler için de önemlidir. çünkü bu sayede ebeveyn çocuğunu tanır, çocuğu ile sağlıklı ilişki kurar, çocuğunun davranışlarını şekillendirir.

            Oyun bir çocuğun kendini ifade aracıdır. Anne, baba ya da öğretmen, her kim bir çocuğun oyununu dikkatlice gözlemlerse, o çocuğun korkuları, kaygıları, öfkeleri, istekleri, özlemleri, beklentileri, merakları...vs hakkında çok kolay bilgi sahibi olup ona göre çocuğa yaklaşabilir. 3-5 yaşlarında vücudunun erkeklerden ya da yetişkinlerden farklı olduğunu keşfeden bir kız çocuğu doktorculuk oynayarak vücudu ile ilgili merak ettiği bilgilere ulaşmak isteyebilir.

            Eğer anne böyle bir oyunda çocuğuna eşlik ederse, çocuğu daha sağlıklı bir şekilde merakını gidermiş olur. Bir başka örnek verecek olursak; annesine kızan bir çocuğun anne ile poliscilik oynarken onu tutuklayıp ceza vermesi ya da doktor olup annesine iğne yapması saldırganca duyguların kabul edilebilir bir yoldan ifadesidir.

            Çocuklar yetişkinlere göre çok daha fazla enerjiktirler. Bir türlü yorulmak bilmezler. Oyun oynarken, özellikle fiziksel aktivite içeren oyunlar, çocuğun enerjisini boşaltmasına fırsat sağlar. Eğer ki içlerindeki bu enerjiyi bir şekilde dışarı çıkaramazlarsa huysuzlanıp, huzursuzlanabilirler. Bazı çocukların evde iyi iken bir başka yere gittiklerinde annelerini çok üzdükleri sık duyduğumuz bir şeydir. Bunun nedeni çocuktan çocuğa değişmekle birlikte, önemli nedenlerinden birisi, annenin evde çocuğu rahat bırakırken, gittiği yerde yerinde oturması konusunda sürekli müdahalede bulunmasıdır. Anne haklıdır, çünkü misafirin evinin dağılmasını istemez; ancak çocuk da haklıdır, çünkü bir yetişkin gibi saatlerce yerinde oturamaz.

            Çocuklara bir şeyi öğreteceğimiz zaman oyun başvurulacak ilk iş olmalıdır. Çocuğu karşımıza alıp saatlerce bir davranışın nasıl olması gerektiğini anlatmak her zaman çok işimize yaramayabilir. Çünkü çocuklar daha çok somut olarak görmek isterler. Mesela, paylaşmanın öneminden bahsederek, onun güzel bir davranış olduğunu, yapmamız gerektiğini, eşyalarımızı paylaşmazsak arkadaşlarımızın bizi sevmeyeceğini anlatmak çocukta çok da etkili olmaz.

            Ancak çocuğun bir oyun ortamında oyuncaklarını paylaşmadığında arkadaşlarının onunla oynamadığını, dışlandığını görmesi; diğer arkadaşlarının ona oyuncaklarını vermemesi, diğerleri keyifle oynarken onun oyuna katılamaması çocuğa davranışlarını değiştirme konusunda teşvik edici olacaktır. Çocuklar oyun aracılığıyla paylaşmayı, sırasını beklemeyi, başkasının hakkına saygı duymayı, kendi hakkını aramayı, işbirliğine girmeyi...vs gibi bir çok özelliği kazanarak toplumsallaşma yolunda adımlar atacaktır.

            Oyun çocuklar için bambaşka bir dünyanın kapılarını aralar. Gerçek dünyada tatmin olmadığı bir çok durumu oyunlarında telafi ederler. Ayrıca oyunlarında çevrelerindeki olay ve kişileri taklit ederler.

            Oyuncak bebeğine, annesinin kendisine davrandığı gibi davranır. Bu sayede, dikkatli bir anne kendisini çocuğunun gözünden görmüş olur ve farkında olmadan yaptığı yanlışların artık farkına varır, çocuğuna ona göre davranır. Dahası, çocuk başkalarını taklit ederek, başkalarının kendisinden farkının bilincine varır, böyle kendi özelliklerini keşfeder, tanır.

            Tüm bu nedenler dolayısıyla, çocuğun oyun oynaması için ortam oluşturmak ve zaman zaman oyunlarına dahil olmak ebeveynlerin mutlaka önem vermesi gereken bir konudur. Böylece çocuklarının sağlıklı gelişim göstermesine büyük katkıda bulunmuş olurlar.

            Çocukla oyun oynarken ya da ona oyuncak alırken çocuğun yaşı göz önünde bulundurulması gereken bir husustur:

İlk 3-5 ay çocukla oynanabilecek oyunlar çocuğun fiziksel ve zihinsel kısıtlılıklarından dolayı sınırlıdır. Bu dönemde çocuklar etrafındakilere bakmak, ulaşabileceği nesneleri yakalamaya çalışmakla uğraşırlar.

            Çevrelerini keşfetmeye çalışırlar. Saklanıp ortaya çıkma şeklinde “ce” oyunları, çocuğun dikkatini çekecek sesler çıkarma, nesneler gösterip yakalamaya çalışmasını sağlama ebeveynin çocuk ile oynayabileceği oyunlardır. Çıngırak, emzik gibi araçlar oyun materyali olarak kullanılabilir. 18 aya kadar çocuklar genelde nesneleri ağızlarına sokarlar, ya da atarlar, düşürebilirler. Bu nedenle kırılmayan, yumuşak, zarar vermeyecek, yıkanabilen oyuncakların tercih edilmesi daha iyi olur.

            2 yaşla birlikte çocuklar oyunlarında günlük yaşamda karşılaştıkları olay ve kişileri canlandırmaya çalışırlar. Hayvanların, insanların taklidini yaparlar. Boş bardaklarla çay yaparlar, içerler, ikram ederler. Bebeklerini sallarlar. Etrafı taklit ettikleri gibi, kendilerinden de bir şeyler katarlar. Böylece yaratıcılıkları da gelişmiş olur. Bu yaş döneminde ışıklı, sesli ve hareket eden oyuncaklar çocukların ilgisini daha çok çeker. Tekerlekli araçlar, bebekler, peluş oyuncaklar, iç içe geçen bloklar, oyun hamurları da ilgi çekici olabilir.

            4 yaşa kadar genellikle çocuklar bireysel oyunlar oynarlar. Ya da onlarla oynayan bir yetişkinle oynamayı tercih ederler. Ancak sonrasında, 4-6 yaş gibi grupça oynanan oyunlar yavaş yavaş devreye girmeye başlar. Daha konulu oyunlar oynarlar. Bebeklerini sallamakla kalmaz, onları giydirir, yedirir, gezmeye götürür ya da kızarlar. Öncekilere ek olarak, uzaktan kumandalı oyuncaklar, kırtasiye materyalleri, yapbozlar çocukların bu dönemde keyif aldığı oyuncaklar arasındadır.

            Ruh sağlığı uzmanları, su ve kumun her yaş çocuk için vazgeçilmez oyuncaklar olduğunu belirtmektedirler. Hem çocukların dokunma duyusuna hitap ederler, hem de yaratıcılıklarını geliştirmeye katkıda bulunurlar.

            Oyunun çocuk gelişiminde fiziksel, zihinsel, ruhsal, sosyal ve eğitsel değeri olduğu aşikardır. Sağlıklı gelişen çocuklar yetiştirmek için ebeveynlerin dikkat etmesi gereken bir konudur.

Unutmamalıyız ki sağlıklı çocuklar, sağlıklı toplumun habercisidir.


Psikolog Canan Cantürk
kaynak: bu ülke gazetesi

Çocuk Eğit Blog

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder